Bir solukta okunan ama bıraktığı hissiyat ömür boyu devam edecek muazzam bir hikaye "İlk Öğretmenim"
Hikaye, çocukların ve hassaten kız çocuklarının okutulmasına sıcak bakmayan bir köyde geçiyor. Heceleyerek okuyabilen bir "öğretmen" in neleri başarabileceğini ve bir insanın bir insana neler verebileceğini gözler önüne seriyor kitap.
Bir öğretmen bir hayata nasıl dokunabilir, çok bilgiye sahip olunmadan öğretmen olunabilir mi, bir fikir binler fikirleri çürütüp bir fidana âb-ı hayat olabilir mi, bir binden fazla olabilir mi, önce bilgi mi sevgi mi? Tüm bu soruların cevabını buluyorsunuz bu kısacık hikayede.
Ve...
Öğretmenlik mesleğinin, öğrenciyi bilgi deposu haline getirmek olmadığını, "öğretmen" kelimesinin birçok manayı heybesinde taşıdığını -taşıması gerektiğini- öğretiyor bu bir solukluk kitap.
Ve hikaye bitiyor.
Ama sevgi her vakit yayılmak için bir öğretmenin tebessümünü bekliyor. Yalnız bir tebessüm... Minik bir kalbe âb-ı hayat, tebessüm...
İşte o zaman bir fidan yeşerip, binler meyveler veriyor.
O meyvelerden her tadan mutlu oluyor. Ve sevgi, dalga dalga yayılıyor.