Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

'Sena

Aziz bu hali, bu serbest ama esirliği özleyen, istediğini yapabilecek ama istediği olmayan, söyleyebilecek ama susmayı güzel bulan hali tarifsizce beğendi. Bir demir atma imkanım olsaydı diye geçirdi aklından, bir halin içinde kalmayı becerebilem o bu olurdu, diye zamana yemin etti.
Sayfa 235 - İletişim yayınları, 1.ciltKitabı yarım bıraktı
Reklam
Hikaye edilecek bir şeyim olmadı. Ne değilsem o olmak istedim, nasıl değilsem öyle olmak istedim. Tuhafı öyle olanları gördüm ve vallahi hayatı haram etmeye değmezlerdi, kesinlikle hem de, ama ben onlardan olmak isterdim.
Sayfa 203 - İletişim yayınları, 1.ciltKitabı yarım bıraktı
Kime, hangi dükkana, hangi kahveye gitmiş ise eli, zihni, gönlü boş dönmüştü. Bir söz olsun yüzüne çarpmıyordu, bir tokat olsun yemiyordu, aç olan da tok olan da bir çizgide duruyor, hayat bir ipe dizilmiş gibi gün güne yapışık geçiyordu. Bütün bu kitapların, şiirlerin ideolojilerin, kahramanları, katilleri, yaralıları, muzdaripleri neredeydi? Hayat neredeydi, çıldıracaktı.
Sayfa 116 - İletişim yayınları, 1.ciltKitabı yarım bıraktı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir hayatı olduğunun çok da farkında değildi. Hayat için ne yapması gerektiğini bilmiyor, hayat zaten onu yaptı zannediyordu.
Sayfa 59 - İletişim yayınları, 1.ciltKitabı yarım bıraktı
Hayatı sözde ve söz ile istenildiği gibi, beklenildiği gibi yaşayarak ne ufak bir alana razı olduğunu, bu suretle bir kulübede ömrünü geçirdiğini, ruhunun da yine arada verilen bir bardak çeşme suyu ile kapalı küçük bir saksıda ölmeden, kurumadan, boy atmadan öylece durduğunu gözü ile gördü, ruhuna kendi öz benliğinden şahitlik etti. Ölmek ile bu şekil yaşamanın neden bu denli yakın ve kolay olduğunu anladı. Azıcık ile yaşıyor, o azıcık kesilince de arada büyük fark olmaksızın ölüyordu. Kalbine derin bir sızı isabet etti. Yaşamaya değil de ölmemeye derin bir şiddet, ölmenin böyle olmamasına şiddetli bir tutku duydu.
Sayfa 24 - İletişim yayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
Hayata, onu bütün ayrıntılarına kadar kafamda yaşatarak atıldım ve tıpkı önceden okunmuş bir kitabın kötü bir taklidini okur gibi bunaldım, tiksinti duydum.
Sayfa 182 - Can YayınlarıKitabı okudu
Belki yarın öleceğim!.. Dünyada beni tam olarak anlamış hiçbir yaratık kalmayacak. Bazıları beni olduğumdan kötü, bazıları olduğumdan iyi sanır. Bazıları iyi bir adamdı, öbürleri, rezilin tekiydi, diyecekler. İkisi de yanlış olacak. Böyleyken yaşamaya değer mi zaten? Yine de insan yaşıyor- merak yüzünden. Yeni bir şeyler bekleyip duruyor... Saçma, sinir bozucu bir durum!
Sayfa 157 - Can YayınlarıKitabı okudu
Bütün dünyayı sevmeye hazırdım; değerlendiren çıkmadı: Böylelikle de nefret etmeyi öğrendim. Renkli gençliğimi, kendime ve dünyaya karşı giriştiğim savaşta tükettim.
Sayfa 127 - Can YayınlarıKitabı okudu
Kötülük kavramı, gerçeğe uygulanmak istenmedikçe, insan kafasında biçimlenemez. Fikirler, organik yaratıklardır. Derler ki, doğuşlarından biçim alır fikirler, bu biçim de eylemdir; kafasında daha fazla fikir barındıran biri, ötekilerden daha eylemcidir. Bu yüzden de memur masasına bağlanmış bir dahi, ya tıpkı durgun bir hayat süren, örnek davranışlar gösteren, sonra da damar tıkanmasından ölüveren biri gibi ölmek ya da çıldırmak zorundadır.
Sayfa 124 - Can YayınlarıKitabı okudu
Karşı çıkmak, vazgeçemediğim bir tutkumdur, zaten bütün hayatım üzücü ve kırıcı bir karşı çıkmalar zincirinden ibaret, gerek duygularıma gerek mantığıma.
Sayfa 93 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
düşünmeli, hasret çekmeli, sevmelisiniz
Her şey buna, dönebilmeye bağlı zaten. Dünyanın bir noktasından hasret çekmek, gitmek ve yeniden ulaşmak. Bağlı olduğunuz bu nokta olmasa, ne onu ne de başka bir yeri sevebilirdiniz. Hiçbir yerde olmadığınız için, hareket edecek bir yeriniz olmazdı. Öte yandan, sadece bu noktaya sahip olmak da hiçbir yerde olmamak demektir. Bu durumda onu düşünmez, hasretini çekmez, sevemezsiniz. İyi bir şey değildir bu. Düşünmeli, hasret çekmeli, sevmelisiniz. Bunun için yola çıkmaya hazırlanın.
Sayfa 304 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
İnsan ağaç değildir. İnsanın mutsuzluğu bağlılıktır. Bağlılık insanın cesaretini yok eder, kendine güvenini azaltır. Bir yere bağlanmakla insan, uygun olmayanlar dahil bütün şartları kabullenmiş ve kendisini bekleyen belirsizlikle kendi kendini korkutmuş olur. Değişiklik ona, terk etmek, elde ettiklerini yitirmek gibi görünür. İşgal ettiği yere gelip başkasının yerleşeceğini, kendisinin de her şeye yeniden başlamak zorunda kalacağını sanır. Gerçek yaşlılığın başlangıcı, yerleşmektir. Korkmadığı sürece gençtir insan.
Sayfa 303 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Özgür olduğuma dair boş bir inançtan başka, özgürlük namına bir şeyim yoktu. Yıllarca kim bilir kimlerin ve ne kadar gözün tutsağı olmuştum. Fark ettiğimden çok daha önce başlamıştı mutsuzluğum.
Sayfa 301 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
Hiç kimse, hiçbir vakit beklediğine kavuşamaz. Sonunda herkes yalnız kalır. Kardeşim Harun, ikimiz de aynı durumdayız, mutsuzuz, çünkü insanız.
Sayfa 245 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
İnsanın kaçmayı arzulamasının iyi bir şey olmadığını biliyordum. Ama düşünce, zoru görünce kendiliğinden serbestiye kavuşuyor.
Sayfa 97 - Timaş yayınlarıKitabı okudu
310 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.