Ölümle savaşmak öldürür hayatı. Çünkü bu, hayatla savaşmak demektir. İşte gerçek ölüm budur. Bu hakikatı anlamayan kimse, yaşamı ölümle, ölümü de yaşamla kirletir. Böylece bulandırır suyunu ve su içilmez hale gelir.
"Gözleriyle görmeyenin kulaklarını da mühürler Tanrı. "
Ve dedi: "En kof ceviz bile kırılmak ister. Olgun yemişler tutunamaz ağaca. Öyleyse kabuğum kırılacak diye hayıflanmamalıdır insan. Toprağa düşmemek için çırpınmamalıdır meyve. Düşün! Bir şeyin, geldiği yere dönmesi kadar sevindirici ne olabilir? Tohumun ağaca, ağacın tohuma dönüşümünden başka bir şey değildir hayat. Yani ölüm. Fakat insanlar ölüyü kefenledikleri gibi ölümü de kefenlemişlerdir. Ve kefenlenen her şey öldürücüdür. İnsana düşen, tüm libaslarından soyup öylece seyretmektir ölümü. Yani hayatı...
Zaten kitabını okuduğu yazarı öldürmemiş midir her okuyucu. Ve bu ölümün hatrına yaşamaz mı her yazar. Her insan bir okuyucu, bir okutucu, bir okuntu değil midir zaten.