Ebû Nasr Serrâc itmi'nân kavramını şöyle açıklar: "İtmi'nân kalpde hiçbir şüpheye yer bırakmadan Allah'a yönelmektir. İnsan nefsi, kendisine azık ve rızık veren yüce varlığı kavrayıp tanıyınca itmi'nâna erer. İtmi'nân, kalbi aklına galip, imanı kavî, ilimde derinlik sahibi, zihni duru, özü sağlam kimselerin halidir."
Sayfa 188Kitabı okudu
Merhaba kitapseverler #Andromedalı#kitapcumhuriyetimileokuyoruz#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#spiritüalizm#astralseyahat#mısırmitoloji#Bilimkurgu#alıntı "Zeki dilli, beyhude konuşmayan. Emirleri takdire şayan. Güçlü İsis ! Bana verdiğin nimetler için şükrediyorum." (Amunet) "İnsanlar can havliyle kaçışıyordu. Duru' nun gözleri doldu. Göğsü daraldı ve kalbi sıkıştı. Nefesi ağırlaştı. Ama sonra bir anda yepyeni bir dünya görmeye başladı. Ağaçlar, denizler,okyanuslar hepsi yenilenmiş gibiydi..." (m.ö 1156 / m.s 1947 ve 2012 yıllarında geçen olaylar ve bu olayların içinde adı geçen kadınlar üç farklı zaman kavramında olan Amunet , Süreyya ve günümüzdeki Duru... Amunet, o şifalı elleriyle, kimsenin iyileştiremediği Firavun'un oglunu iyileştirip , sarayın en önemlisi olmuştur... Süreyya arkeoloğtur, o gördüğü rüyalar sayesinde mısır' a kazı çalışmaları yapar ve buda babasının yardımıyla olur. Kazı çalışmaları sonucu boş bir mezar bulur . Rüyalarından mezarın kime ait olduğunu biliyordu. Amunet ? Duru,ise psikoloğdur. Onu bir süredir rahatsız eden rüyalarıdır . Araştırmaya başlayınca , Süreyya babannesine onu götürür. Babaannesine ne olmuştur. ? Amunet ' in görevi nedir? Duru' yu ne sürprizler bekliyor? Üç karekterin ortak bağı neydi? farklı kurgusuyla sürükleyici karakterleriyle , spiritüalizm , mitolojik, astral seyahate çıkaracak güzel bir eser sizleri bekliyor.. Sizede tavsiyemdir Sağlıcakla,kitapla kalın
Nora Gülüm Erdinç
Nora Gülüm Erdinç
@ayakitapyayinlari
Ezgi Özcan
Ezgi Özcan
Reklam
Şimdi daha hırsızı ve yolsuzları var!
Bu "anti-laik ideoloji"nin para kaynakları ve siyasal dayanakları nasıl oluşuyor? Şöyle oluşuyor. Başbakan Özal, iktidara adımını attığı gün çıkardığı kararname ile Suudi kökenli finans kurumlarına yasal olanak sağlıyor. Türkiye'de "Faisal Finans Kurumu." bu örgütün temsilcisi tarafın- dan kuruluyor. Bu temsilci,
Sayfa 309
Batılı düşünürler genel olarak farklılıkları vurgulayıp özdeşlikleri görmezden gelme eğilimindedirler. Bu yüzden düşünceleri duru ve kesindir. Oysa, örneğin Vedanta'yı bulanlar, Hint düşünürleri, özsel ayrımları bile yoksayarak özdeşliği vurgulamak eğiliminde olmuşlardır. Dolayısıyla düşünceleri sisli, belirsiz, mistiktir. Her iki eğilim de tek-yanlı, yarı-doğru, ikisi de anlama'nın eseridir. Batı, yalnız farklılığın gerçek, özdeşliğin yanılsama olduğuna inanmak eğilimindedir. Formülü, A, A-değil değildir formülüdür. Doğu ise yalnız özdeşliğin gerçek, farklılığın ise yanılsama eğilimindedir olduğuna inanmak eğilimindedir -bu görüş, yalnız bir'in olduğu ve farklılık, çokluk dünyasının Maya, yanılsama olduğu öğretisinde açıkça dile getirilir. Onun formülü de A = A-değil'dir. Her iki formül de anlamanın eseridir. Hegelci ilke bu iki yarı-doğruyu, farklılık ve özdeşliğin eşit derecede gerçek olduğu, farklı olanın aynı zamanda özdeş olduğu, A'nın A-değil olduğu bütün doğrusu içinde birleştirir. Aklın ilkesi, karşıtların özdeşliği ilkesi budur. Bunun anlama ilkelerine karşıt olmadığı, onları da içine aldığı görülmektedir. Anlama'nın sadece tek-yanlılığına karşıdır.
Sayfa 168 - PdfKitabı okudu
O düşkün insanlardan birinin ( yaşamı ve i nsanlık duru-munu u nutmanın d üşkünlük olarak a dlandırılması uygun-sa) banyodan eller üstünde k aldırılıp sandalyeye oturtuldu-ğ unda "Oturdum mu?" gibi bir soru sorarak k onuştuğunu duyuyorum. Oturup o turmadığının bile f arkında olmayan bu a damın y aşayıp y aşamadığını, görüp g örmediğini ve b oş vaktinde bir i şle u ğraşıp u ğraşmadığını b ildiğini mi d üşü­ nüyorsun? Bunu b ildiğinde mi, yoksa b iliyormuş n umarası y aptığında m ı ona daha fazla a cıyacağımı söylemem kolay d eğil.
h. Dinlemeyi Bilmek
Çocuğa söz dinletebilmek için, çocuğu dinleyebilmek gerekir. Herkes kendi akli ve ilmî seviyesine göre konuşur. Hâliyle çocuğun konuştuğu şeylerin seviyemize hitap etmeme ihtimali çok yüksektir. Anlattığı bir rüya dahi olsa dinlemek ve uygun bir cevap vermek lazımdır. Yusuf (a.s.) ve babası Yakup (a.s.) arasında geçen bir diyalog böylesi bir hadisedir: "Bir gün Yusuf, babasına demişti ki: 'Babacığım! Ben rüyamda on bir yıldızla güneşi ve ayı gördüm; onları bana secde ederken gördüm." [ Yusuf, 12/4 Hz. Yakup'un cevabı için bkz. Yusuf, 12/5-6 ] Çocuklara kulak vermek, çocuğun olduğu kadar bizim hayatımıza da yön verebilir. İbrahim'in (a.s.) babası ona kulak verseydi ve yanlışından dönseydi onun da hayatında çok şey değişecekti. [ Enam, 6/74 ] Evet belki İbrahim (a.s.) bir peygamberdi ve bundan sonra bir peygamber gelmeyecek. Ancak çocuk saf ve duru olup günahtan arıdır. Söyleyene değil söyletene bak hesabı, onun söyleyeceği bir söz, manevi dünyamızdaki bir yanlışımızı düzeltmeye veya ufkumuzu açmaya vesile olabilir.
Sayfa 30 - E-KitapKitabı okudu
Reklam
341 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.