Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir duru sözle gönül alana Bir kuru dalla çiçekle gelene Gitti gidiyor yaralı yüreğim Gitti gidiyor kanadından tut A benim gözleri görmeyenim A benim kadrimi bilmeyenim A benim hasreti dinmeyenim Beni elinle ellere gönderme Ah anam garip anam... Ne sarayda ne handa Bir zalim ocağında sevdam ağlıyor Ne gam ölsem uğrunda Beni zehir zemberek diller dağlıyor
Sayfa 196 - Sevdam ağlıyor-1994Kitabı okudu
Beslenme sorunuyla y e r v e i k l i m (Klima) sorunu sımsıkı bağlıdır birbirine. Kimsenin elinden gelmez her yerde yaşamak; bütün gücünü gerektiren büyük ödevler üstlenen bir kimse için seçim çok çetindir burada. İklimin m e t a b o l i z m a üzerinde ağırlaşma, hızlanma konusunda büyük bir etkisi vardır, yanlış bir girişim insanı yalnızca görevinden koparmakla kalmaz, onu daha başlangıçta engelleyebilir: ödevin yüzünü bile göremez. Bir bağırsak zorluğu, küçük de olsa, kötü bir alışkanlığa dönüşünce bir dehayı sıradan biri, neredeyse bir “Alman” durumuna düşürmeye yeter. Metabolizmanın hızı tinin ayaklarının çevikliği ya da aksaklığı ile doğru orantılıdır; tinin kendisi de metabolizmanın bir türüdür. Şimdiye değin aydın görüşlü insanların olduğu, inceliğin, düşünsel ışıltının, üstün düşünme yetisinin yurt edindiği yerleri bir araya toplayın: hepsinin kuru eşsiz bir havası vardır. Paris, Provence, Floransa, Kudüs, Atina – bu adlar şunu kanıtlıyor: deha kuru havayla, duru gökle b a ğ l a n t ı l ı d ı r , - bu da hızlı bir metabolizma, olanaklılık yoluyla çok geniş ölçüde yoğun bir erk oluşturma demektir.
Reklam
HATEM-I ESAMM'IN NAMAZI Hatem-i Esamm (r.a.)a sormuslar: - Namazi nastl kilarsiniz? Cevap vermis: - Namaz vakti yaklasinca guzelce abdestimi alir, namaz kilaca-gim yere gider, orada oturur, akhmi basima alir, sonra namaz icin ayaga kalkarm. Kabe'yt iki kasim arasina, Strat'i ayaklarmin ali-na, Cennet'l sagima, Chennem't soluma alir, Azrail'i tepemde ka- bul eder, korku ve amit ile Alemlerin Rabbinin huzurunda duru-rum, dosunerek tekbir alr, agir agir ve manasim dusunerek Kuran okurum; tevazu ile ruka eder, husa fle secdeye kapannm. Sag aya-gimi diker, sol ayagimi yaunr ve uzerine otururum. Namazimi ih- las ve samimiyetle kilmaya ahsinm...
Zülfikar ise cevap verirken oldukça sakindi. "Hiçbir şey abi. Ne diyeceğim? Hem ne dersem deyim Duru beni dinleyecek biri mi?" "Birincisi; ben senin abin değilim. İkincisi; sen var ya sen şeytansın!" Parmağını salladı ileri doğru. "Kim bilir ne dedin de karıştırdın kızın aklını." Ortamda bu muhabbet dönerken Murathan yanındaki Timur'a, "Bunlar neden böyle?" diye sessizce mırıldanmadan edememişti. "Ben bir şey yapmadım Hasan abi." dedi Zülfikar. "Kızın kendi kararı." "Seni örnek alıyor olabilirler." dedi Timur. Hasan bağırdı. "Abine sok*yım! Hep senin yüzünden geldi bunlar başımıza it! Hala ben bir şey demedim diyor. Başka kız mı kalmadı da benim bacımı buldun lan?" Ortamda muazzam bir kaos hakim değilmiş gibi Murathan Timur'a şaşkın bir bakış attı. "Ben ne yaptım lan?" "Abi değiştim ben, bir dinlesen." dedi Zülfikar. Timur güldü. "İmam osurunca cemaat sıç*rmış Karakurt. Senin sinir ve aşk hayatının birleşimi timine tam olarak böyle yansıyor."
#ZülfikarŞahin #HasanGiray #MurathanKarakurt #TimurTöngeKitabı okudu
Hiç kuşkusuz dini bir konuyu doğru anlamak ve dini kavramların içini doğru doldurabilmek için Kuran'a başvurmaktan başka çıkar yol yoktur. Allah'ın dinini; Allah'ın kitabından öğrenilebilir. Dolayısıyla Allah'tan geldiği haliyle arı, duru din için ölçü insanların dini konulardaki kabul ve yorumları değil doğrudan Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'dir. Alemlere rahmet peygamberimiz Hz. Muhammed'in de tabi olduğu tek yol budur.
Kim ki, nåmahrem bir kadının yüzüne bakarsa, gözün ve güneşin nimetini inkâr etmiş olur. Zira görmek, bunların ikisiyle tamam olur. Halbuki bunlardan ikisi, zararı engellemek ve faydaları görmek için yaratılmışlardır. Halbuki şahıs, onları, kendilerinden istenilenin gayrisinde kullanmıştır. Bu duru- mun hikmeti şudur: Mahlûkatın ve sebeplerinın yaratılışından gaye; insanoğlu onlar vasıtasıyla Allah'a varmak hususnda yardım görsün, diyedir. Allah'a varmak da, ancak Allah'ın sevgisiyle ve dün- yada onunla ünsiyet peyda etmek, dünyanın gururundan uzaklaşmakla olur
Reklam
friedrich a. von hayek'in serbestlik anayasası__ ve __kölelik yolu kitaplarını okudum ; henry hazlitt'in serbest piyasa iktisadının olağanüstü__ bir özeti olan __tek derste iktisat kitabını özümsedim; milton friedman'ın seçme özgürlüğü kitabını ekonomi teorisinin şimdiye kadar yazılmış en duru açıklamalarından biri olarak gördüm.
Sayfa 52 - alfa yayınları
Kuşeyrî, Risâle adlı eserinde Muhâsibî'yi "En arı ve duru sûfiliğin temsilcisi" olarak takdim eder.
...aranızdaki fark açıldıkça değeriniz düşer.
Peygamberimizin mübarek eşleri, bizim annelerimiz olduğu halde Rabbimiz onlara hitaben şöyle buyurmuştu: "Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. Evlerinizde oturun, eski Cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” [168] Müminlerin anneleri bile olsa yabancılarla uygunsuz bir tonda, eda ve üslupla konuşmak olacak şey değildi! Açılıp saçılarak kendini göstermek için dışarıda dolaşmak nasıl olabilirdi? Allah bu hükümleri onlara hayatı dar etmek, dünyayı çekilmez kılmak için değil; onları her türlü şaibeden uzak tutmak, arı-duru etmek, günahın tozlarından bile uzaklaştırmak için koymuştu. Bunda tüm zamanların mümin kadınları ve zevceleri için ibretler ve hikmetler vardı... Bu hükümlere en çok da günümüzde muhtacız... “Öteki” ile ilişkisinde kırmızı çizgi tanımayanlar... “Ben buradayım.” dercesine, dikkat çekmek istercesine toplumda arz-ı endam edenler... Ayet, belki doğrudan değil ama dolaylı olarak şu mesajı veriyor: “Ey mümin kadınlar! Sizin örnek alacağınız kimseler modacılar, reklamcılar, toplumdaki şöhret sahipleri değil, müminlerin anneleridir. Siz Allah Resulü'nün mübarek eşlerine benzemeye çalıştığınız oranda değerlenirsiniz. Onlarla aranızdaki fark açıldıkça değeriniz düşer."
Şimdi, Hz. Muhammed'in peygamberlik beklentisi içinde olmadığı tespitinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım: 1. Hz. Muhammed, farkında olmadan peygamberlik gibi ağır bir göreve hazırlanmıştır. 2. Hz. Muhammed'in vahiy almadan önce ulaşmış olduğu ahlaki ve zihni seviye, bir insanın salı akılla, kendi çabasıyla ulaşabileceği bir düzeyi göstermektedir. Hz. Muhammed, "el-Emin" diye biliniyordu. Onun güvenilirliği, hiç tartışma konusu yapılmamış- tur. Hz. Muhammed, tevhid inancına sahipti. Aklını etkin kullanabilen her insan, kolayca Allah'ın var ve bir olduğu gerçeğine ulaşabilir. 3. Hz. Muhammed hakkında bize ulaşan bilgiler, eğer onun peygamber olacağı ile ilgili ise sonradan üretilmiş olmak duru- mundadır. Doğduğu anla ilgili anlatılanlar, bu kategoride sayılma- lıdır. Insanlar, Hz. Muhammed gibi çok sevilen kimseleri, normal/ sıradan bir insan olarak görmek istememekte; doğum öncesine kadar uzanın bir fevkaladelikler zinciri icat etmektedirler. 4. Kur'an'ın Hz. Muhammed'in vahiy alan bir beşer olduğu uyarısı, görmezlikten gelinmiştir. 5. Hayatı bütünüyle insanların gözü önünde geçen, hiçbir zaman hiçbir kimseye üstten bakmayan Hz. Muhammed gibi bir insana yapılabilecek en büyük saygısızlık, onun bir beşer olduğu gerçeğini karartmaktır. Bu, onun doğru anlaşılmasının önündeki en büyük engeldir.
Reklam
KARAR ALMA TARZLARI KARİZMATİK: İlk başta etkilenme olasılığı yüksek olsa da son kararını verirken tutarlı bilgileri esas alırlar. İkna yöntemi; sonuç odaklı konuşulmaya özen gösterilmeli, duru ve net iddialarda bulunup sunduğumuz teklifin genel çerçevesini ve faydalarını göstermek için gerekli görsel materyaller de kullanılmalıdır. DÜŞÜNCELİ: Mantık üzerine hareket edip, risk faktörünü sıfıra indirgemeye çalışırlar. Ayrıntılara fazlasıyla önem vermektedirler. Yöntem; elden geldiği kadar çok destekleyici veri toplanmalı ve olguları ön plana alan bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. ŞÜPHECİ: Verilere önem vermemekte ve hislerine göre hareket etmektedirler. Yöntem; en önemli şey güvenilir bir profil çizmektir. İZLEYİCİ: Herhangi bir seçimde bulunacakları zaman etrafındaki kişilerin fikirlerini baz almaktadır. Yöntem; referansalar, tanıdıklar gibi bu kişilerin sevdiği ve takip ettiği kişilerin desteği alınmalıdır. KONTROLCÜ: Matematiksel düşünen ve duygu eğilimleri az olan kişilerdir. Yöntem; iddiaların ispata dayalı ve kuvvetli bir şekilde olmasını sağlayıp, sonucun onlara getireceği faydaları net bir şekilde ortaya koymak gerekir.
tevbeyi geciktirmenin kalbi karartmasını, hemen tevbe ile silmelidir. Aksi halde durum böyle devam eder; Tä ki ölüm ansızın gelir, yaka paça götü- rür. Ve dolayısıyla, selim ve duru olmayan bir kalb ile, Al- lah'ın huzuruna varır. Halbuki selim bir kalb ile Allah'a va- ran bir kimse kurtulur. Öyleyse kalb, Allah'ın kul yanındaki emanetidir, ömür de, Allah'ın kul nezdinde emanetidir. Täat- lerin diğer sebepleri de böyledir.
Ebû Nasr Serrâc itmi'nân kavramını şöyle açıklar: "İtmi'nân kalpde hiçbir şüpheye yer bırakmadan Allah'a yönelmektir. İnsan nefsi, kendisine azık ve rızık veren yüce varlığı kavrayıp tanıyınca itmi'nâna erer. İtmi'nân, kalbi aklına galip, imanı kavî, ilimde derinlik sahibi, zihni duru, özü sağlam kimselerin halidir."
Sayfa 188Kitabı okudu
398 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.