Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kim ki, nåmahrem bir kadının yüzüne bakarsa, gözün ve güneşin nimetini inkâr etmiş olur. Zira görmek, bunların ikisiyle tamam olur. Halbuki bunlardan ikisi, zararı engellemek ve faydaları görmek için yaratılmışlardır. Halbuki şahıs, onları, kendilerinden istenilenin gayrisinde kullanmıştır. Bu duru- mun hikmeti şudur: Mahlûkatın ve sebeplerinın yaratılışından gaye; insanoğlu onlar vasıtasıyla Allah'a varmak hususnda yardım görsün, diyedir. Allah'a varmak da, ancak Allah'ın sevgisiyle ve dün- yada onunla ünsiyet peyda etmek, dünyanın gururundan uzaklaşmakla olur
friedrich a. von hayek'in serbestlik anayasası__ ve __kölelik yolu kitaplarını okudum ; henry hazlitt'in serbest piyasa iktisadının olağanüstü__ bir özeti olan __tek derste iktisat kitabını özümsedim; milton friedman'ın seçme özgürlüğü kitabını ekonomi teorisinin şimdiye kadar yazılmış en duru açıklamalarından biri olarak gördüm.
Sayfa 52 - alfa yayınları
Reklam
Kuşeyrî, Risâle adlı eserinde Muhâsibî'yi "En arı ve duru sûfiliğin temsilcisi" olarak takdim eder.
...aranızdaki fark açıldıkça değeriniz düşer.
Peygamberimizin mübarek eşleri, bizim annelerimiz olduğu halde Rabbimiz onlara hitaben şöyle buyurmuştu: "Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. Evlerinizde oturun, eski Cahiliye adetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” [168] Müminlerin anneleri bile olsa yabancılarla uygunsuz bir tonda, eda ve üslupla konuşmak olacak şey değildi! Açılıp saçılarak kendini göstermek için dışarıda dolaşmak nasıl olabilirdi? Allah bu hükümleri onlara hayatı dar etmek, dünyayı çekilmez kılmak için değil; onları her türlü şaibeden uzak tutmak, arı-duru etmek, günahın tozlarından bile uzaklaştırmak için koymuştu. Bunda tüm zamanların mümin kadınları ve zevceleri için ibretler ve hikmetler vardı... Bu hükümlere en çok da günümüzde muhtacız... “Öteki” ile ilişkisinde kırmızı çizgi tanımayanlar... “Ben buradayım.” dercesine, dikkat çekmek istercesine toplumda arz-ı endam edenler... Ayet, belki doğrudan değil ama dolaylı olarak şu mesajı veriyor: “Ey mümin kadınlar! Sizin örnek alacağınız kimseler modacılar, reklamcılar, toplumdaki şöhret sahipleri değil, müminlerin anneleridir. Siz Allah Resulü'nün mübarek eşlerine benzemeye çalıştığınız oranda değerlenirsiniz. Onlarla aranızdaki fark açıldıkça değeriniz düşer."
Şimdi, Hz. Muhammed'in peygamberlik beklentisi içinde olmadığı tespitinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım: 1. Hz. Muhammed, farkında olmadan peygamberlik gibi ağır bir göreve hazırlanmıştır. 2. Hz. Muhammed'in vahiy almadan önce ulaşmış olduğu ahlaki ve zihni seviye, bir insanın salı akılla, kendi çabasıyla ulaşabileceği bir düzeyi göstermektedir. Hz. Muhammed, "el-Emin" diye biliniyordu. Onun güvenilirliği, hiç tartışma konusu yapılmamış- tur. Hz. Muhammed, tevhid inancına sahipti. Aklını etkin kullanabilen her insan, kolayca Allah'ın var ve bir olduğu gerçeğine ulaşabilir. 3. Hz. Muhammed hakkında bize ulaşan bilgiler, eğer onun peygamber olacağı ile ilgili ise sonradan üretilmiş olmak duru- mundadır. Doğduğu anla ilgili anlatılanlar, bu kategoride sayılma- lıdır. Insanlar, Hz. Muhammed gibi çok sevilen kimseleri, normal/ sıradan bir insan olarak görmek istememekte; doğum öncesine kadar uzanın bir fevkaladelikler zinciri icat etmektedirler. 4. Kur'an'ın Hz. Muhammed'in vahiy alan bir beşer olduğu uyarısı, görmezlikten gelinmiştir. 5. Hayatı bütünüyle insanların gözü önünde geçen, hiçbir zaman hiçbir kimseye üstten bakmayan Hz. Muhammed gibi bir insana yapılabilecek en büyük saygısızlık, onun bir beşer olduğu gerçeğini karartmaktır. Bu, onun doğru anlaşılmasının önündeki en büyük engeldir.
KARAR ALMA TARZLARI KARİZMATİK: İlk başta etkilenme olasılığı yüksek olsa da son kararını verirken tutarlı bilgileri esas alırlar. İkna yöntemi; sonuç odaklı konuşulmaya özen gösterilmeli, duru ve net iddialarda bulunup sunduğumuz teklifin genel çerçevesini ve faydalarını göstermek için gerekli görsel materyaller de kullanılmalıdır. DÜŞÜNCELİ: Mantık üzerine hareket edip, risk faktörünü sıfıra indirgemeye çalışırlar. Ayrıntılara fazlasıyla önem vermektedirler. Yöntem; elden geldiği kadar çok destekleyici veri toplanmalı ve olguları ön plana alan bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. ŞÜPHECİ: Verilere önem vermemekte ve hislerine göre hareket etmektedirler. Yöntem; en önemli şey güvenilir bir profil çizmektir. İZLEYİCİ: Herhangi bir seçimde bulunacakları zaman etrafındaki kişilerin fikirlerini baz almaktadır. Yöntem; referansalar, tanıdıklar gibi bu kişilerin sevdiği ve takip ettiği kişilerin desteği alınmalıdır. KONTROLCÜ: Matematiksel düşünen ve duygu eğilimleri az olan kişilerdir. Yöntem; iddiaların ispata dayalı ve kuvvetli bir şekilde olmasını sağlayıp, sonucun onlara getireceği faydaları net bir şekilde ortaya koymak gerekir.
Reklam
tevbeyi geciktirmenin kalbi karartmasını, hemen tevbe ile silmelidir. Aksi halde durum böyle devam eder; Tä ki ölüm ansızın gelir, yaka paça götü- rür. Ve dolayısıyla, selim ve duru olmayan bir kalb ile, Al- lah'ın huzuruna varır. Halbuki selim bir kalb ile Allah'a va- ran bir kimse kurtulur. Öyleyse kalb, Allah'ın kul yanındaki emanetidir, ömür de, Allah'ın kul nezdinde emanetidir. Täat- lerin diğer sebepleri de böyledir.
Ebû Nasr Serrâc itmi'nân kavramını şöyle açıklar: "İtmi'nân kalpde hiçbir şüpheye yer bırakmadan Allah'a yönelmektir. İnsan nefsi, kendisine azık ve rızık veren yüce varlığı kavrayıp tanıyınca itmi'nâna erer. İtmi'nân, kalbi aklına galip, imanı kavî, ilimde derinlik sahibi, zihni duru, özü sağlam kimselerin halidir."
Sayfa 188Kitabı okudu
403 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.