Padişah'ın istediği üzerine evlenen Kardelen ve Kara Kurt artık İstanbul'a gelirler. Kara Kurt asla kadınına aşık olmayacaktır ve savaşlara devam edecektir. Ama gerçekler öyle olmaz. Kardelen'in güzelliği ve aklı sayesinde kendini ondan uzak tutamaz. Kardelen de Kara Kurt'un çekiminden kendini alamaz. Kara Kurt'un abisini öldürdüğünü düşünen Kardelen yıkılır. Aşık olduğu adamın ellerinde abisinin mi kanı vardı? Kara Kurt ise kız kardeşinin ölümünden Kardelen'in abisini sorumlu tutar. Bu olay ikisinin arasının açılmasına neden olur. Gerçekler gün yüzüne çıkana kadar çok acı çekerler.
Serinin ikinci kitabı olan eser ilk kitaba göre daha güzeldi. Bu kitapta bütün sırlar açığa çıkıyor ve Kara Kurt ile Kardelen'in güçlü aşkına tanık oluyoruz. Ayrıca yan karakterler olan Alp ve Sinan'ında sevdikleri uğruna göze aldıklarını okumak çok etkiyeciydi. Duygu yoğunluğu o kadar yüksekti ki elimden bırakamadım. Onların mücadeleleri ve verdikleri savaş dillere destandı. Özellikle kitabın sonunda ağlamamak elde değil. Günlerce etkisinden çıkamadım. Asla böyle bir son beklemiyordum. Kara Kurt ve Kardelen'in imkansız gibi görünen aşklarının birbirlerine olan sevgiyle birleşmelerini herkes okumalı. Şiddetle tavsiye ederim.
Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne
“Oğlum, Tanrı’nın bana tesadüfen bahşettiği sıcak ve temiz kanım, elmasım, yumuşacık melek tüyüm! Uyu yavrum. Ruhunu güzel bir rüya sarsın! Rüyanda gelinlik çağında güzeller güzeli bir kız, bir kraliçe, bir zenginin, bir tüccarın kızını gör! Düşmanlarının doğmadan canı çıksın, dostların yüz yıl yaşasın! Genç kızlar, erkek ördeğin peşinden koşan dişi ördekler gibi sıraya girsinler!”
Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Tembel ve kaba Victor, alacalı bulacalı, koca burunlu, inatçı ve budala oluşuyla, tıpkı bir ağaçkakana benziyordu.
Çoçuklar ve gençler üzerine sohbet etmemiz isteniyor.
Sohbetten sonra 'hocam çok sert ve fırça atar gibi konuşuyorsun' diyorlar.
Bende ' sakın benim anlattıklarım sizin yapmadıklarınız olduğu için zorumuza gidiyor olmasın' diyorum.
Kafalar öne eğiliyor.
Kimse kusura bakmasın demiyeceğim. Kim neye bakarsa baksın Rabbim imkan ve ömür verdikçe avazım çıktığı kadar gerçekleri anlatmaya gayret edeceğim.