Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melike Ayaz

dostoyevski’nin her şeyle övünüp kendini yücelttikçe yücelten ve sonunda karşılaştığı ilk topluluk önünde utançlarını gözler önüne seren soytarıları gibi, yalnızca insan gururundan yoksunuz, sınırlarımıza bağlılık ve koşulumuzu açık görüşlülükle sevmekten başka bir şey olmayan insan gururundan.
Reklam
sarhoş bir gökyüzünde istediğimiz güneşleri tutuşturuyoruz. ama gene de sınırlar var; biz de bunu biliyoruz. en aşırı çılgınlıklarımızda, arkamızda bıraktığımız ve safça, yanlışlıklarımızın sonunda yeniden bulacağımıza inandığımız bir dengeyi düşlüyoruz.
bu dünya mutsuzluklarla zehirlenmiş, üstelik bundan hoşlanır gibi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"güç bizi çekmek için bir düşün ya da bir rahatlık görünüşüne de bürünse, tin konusunda sağlam duralım. en önemlisi umutsuzluğa düşmemek. dünyanın sonu geldi diye haykıranlara fazla kulak asmayalım. uygarlıklar o kadar da kolay ölmez; bu dünya yıkılacaksa da başka dünyalardan sonra yıkılacaktır. çok doğru, trajik bir çağda yaşıyoruz. ama pek çok insan trajikle umutsuzluğu birbirine karıştırıyor. “trajik, mutsuzluğa indirilen zorlu bir tekme gibi olmalı,” diyordu lawrence. işte sağlıklı ve hemen uygulanabilecek bir düşünce.
inanmışlar kalabalığı gecede silinen aklı karalı bir gölgeler topluluğundan başka bir şey değil. öyle ya, güç ve şiddet yalnız tanrılardır. anıya hiçbir şey vermezler. tersine, tansıklarını avuç avuç şimdiki zamana dağıtırlar.
Reklam
dünyayı anlamak için bazı bazı ona sırtımızı dönmemiz gerekir; insanlara daha iyi yardım edebilmek için bir an onları kendimizden uzak tutmamız gerekir. ama güç kazanmamız için zorunlu yalnızlığı, usun toparlandığı ve gözüpekliğin ölçüsünün alındığı uzun soluğu nerede bulmalı?
"fakat iki türlü ahlak vardır; biri, küçüğü, göreneğe kaçanı, insanların ahlak dediği şey, durmadan değişen ve yüksek perdeden atıp tutan, saman altından su yürüten, şurada gördüğünüz budala toplantısı gibi, çıkarcıların ahlakı. fakat öbürü, ebedi ahlak; etrafımızı saran peyzaj ve bizi aydınlatan mavi gökyüzü gibi, çepeçevre ve yukarıda bulunan ahlak."
üyelerinden her birinin canını, malını bütün ortak güçle savunup koruyan öyle bir toplum biçimi bulmalı ki, orada her insan hem herkesle birleştiği halde yine kendi büyüğünden kalsın, hem de eskisi kadar özgür olsun
insan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur. falan kimse kendini başkalarının efendisi sanır ama böyle sanması, onlardan daha da köle olmasına engel değildir
hakkı doğuran güç ise, etkiyle birlikte etken de değişir. bir öncekini alt eden bir güç, onun hakkını da elde eder
Reklam
özgürlüğünden vazgeçmek, insan olma niteliğinde, insanlık haklarından, hatta ödevlerinden vazgeçmek demektir. her şeyden vazgeçen insanın hiçbir zararını karşılama olanağı yoktur. böyle bir vazgeçme insanın yaradılışıyla uzlaşmaz. insanın isteminden her türlü özgürlüğü almak, davranışlarından her çeşit ahlak düşüncesini kaldırmak demektir
gemi leşlerinin yüzdüğü bulanık insanlık denizinde bembeyaz bir fenerdim ben.
başım hafifliyor, yok oluyor ve ben onun ağırlığını omuzlarımda artık duymuyordum.
olanca varlığım o anda ıstırabın son demlerini yaşıyordu.
hepimiz deli doğuyoruz. bazıları böyle kalıyor
165 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.