Muhteşem Gatsby
Genel olarak kitabın dili gerçekten ağırdı. Kitabı okurken bir olaydan diğerine ani bir geçiş oluyor ve bu bağlantıyı anlamak okuyucuya düşüyor. Kitap bitince ise ilk önce klasik bir aşk hikayesi olduğu akla geliyor. Geçmişte Gatsby ve Daisy birbirlerini severler ama daha sonra Gatsby savaşa gitmek zorunda kalır. Bu sırada Daisy, Tom'la evlenir ve hatta bir çocuğu olur. İşin kötüsü Tom Daisy'yi aldatır ama Daisy bunu bilir ve evliliğine devam eder. Gatsby daha sonra çok çalışır ve zengin bir adam olur. Keşke bunları Daisy (hak etmeyen biri) için değil de kendisi için yapsaydı, hayatını çöpe atmazdı. Kitapta olaylar Nick tarafından anlatılıyor. Yıllar sonra Gatsby ve Daisy yeniden buluşur, ne yazık ki Gatsby her şeyin eskisi gibi güzel olacağına inanmıştı . Ama sonu öyle olmadı, Gatsby bunları hak etmedi. Bir kez daha anladık ki, size ihanet eden yine yapar, huylu huyundan vazkeçmezmiş. İnsanların iyi gününüzde yanınızda olacak kadar nankör oldukları Gatsby'nin hayatı üzerinden çok iyi anlatılıyor. Gatsby'nin sonunda ölmemesini, hayatına mutlu bir şekilde devam etmesini isterdim . Ama belki de hikayeyi bu kadar etkili kılan onun ölümüydü.
Başka bir evrende mutlu olmanı dilerim Gatsby
Muhteşem GatsbyF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202221bin okunma
Anton Çehov kaleminden okuduğum ilk eser bu ama kendisi diğer kitaplarını da okumak isteyeceğim bir yazar oldu. Hikaye kısa olmasına rağmen birçok konuya değiniliyor. Ayrıca yazarın tasvir yeteneği o kadar iyi ki, ister Altıncı Koğuş denilen yer olsun, isterse de insanların içinde yaşadığı koşulların tasviri çok ince ve ayrıntılı hayat bulmuştur. Kaynaklara göre Vladimir Lenin de bu öyküyü okumuş ve etkilenerek "kendisini bu koğuşa kapatılmış gibi hissettiğini" söylediği anlatılmaktadır.
Altıncı Koğuş kitabında, kendisini yaşadığı kasaba da çok yalnız hiss eden doktor Yefimiç ve eğitimli fakat deliler hastanesinde olan Dimitriç'in felsefik tartışmaları yer almaktadır.
Burada dikkatimi çeken söhbet acı üzerine bulunan tartışma olmuşdur. İvan Dimitriç nasıl acılar çektiğini anlatırken doktor gerçek acını tatmamış biri olarak ona tesellide bulunuyordu, bu zaman ise Dimitriçin cevabında bu cümle her şeyi özetliyor, "Acıyı küçümsersiniz, ama parmağınızı kapıya sıkıştırdığınız vakit en yüksek perdeden inlersiniz. "
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270,2bin okunma
Jack London kaleminden okuduğum ilk ve en sevdiğim kitabı. Kitabın ilk sayfasından anlamıştım Martini çok seveceğimi. Aslında kendisi içimizden biri, nasılda isterdim onun gerçekte bir yerlerden tanıdığım reel birey olmasını...
"Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım.Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer."
Kitabdan en sevdiğim alıntı
Kitabın kısa konusu:
Martin denizçilikle uğraşırken, bir gün Ruth ve ailesiyle tanışır. Onların zengin hayatı Martini büyüler ve Rutha duyduğu ya da ki duyduğunu sandığı aşkı uğruna onların dünyasına dahil olmak için çabalar. Hiç kimsenin ona inanmadığı bir zamanda yalnızca Ruth'u kazanmak için ne kadar mücadeleci davrandı...Bence aslında onun isteyi burjuvazi dünyasına dahil olmaktı. Fikrimce Ruth hiç bir zaman Martini sevmedi(ve sonsuzadek Ruth'u da ben hiç sevmeyeceğim). İyi ki de, Martin onu aff etmedi. Hatta keşke diyorum Martinin bu yazar olmak azmi, kendini yükseye taşımak isteyi yalnızca kendi için olsaydı. Martinin bu çıktığı yolda karşılaştığı zorluklar ve başına gelenler de günümüz toplumunun gerçeklerini yansıtıyor. Ne kadarda zordur insanın kendisine en yakın sandıklarının bile ona inanmamasıİşte bu insanların nasıl çıkarcı, iki yüzlü olmasını kaldıramayan Martin intihar etdi. Ve onu daha yeni-yeni tanımışken bu kadar çabuk gitmesini bende kaldıramadım, çok yakın bir arkadaşımı kaybetmiş gibi sarsıldım...
Bendeki yerin hep özel olucak sevgili Martin...
Hoşçakal
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,6bin okunma
Martin Eden...
Jack London kaleminden okuduğum ilk ve en sevdiğim kitabı. Kitabın ilk sayfasından anlamıştım Martini çok seveceğimi. Aslında kendisi içimizden biri, nasılda isterdim onun gerçekte bir yerlerden tanıdığım reel birey olmasını...
"Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım.Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer."
Kitabdan en sevdiğim alıntı
Kitabın kısa konusu:
Martin denizçilikle uğraşırken, bir gün Ruth ve ailesiyle tanışır. Onların zengin hayatı Martini büyüler ve Rutha duyduğu ya da ki duyduğunu sandığı aşkı uğruna onların dünyasına dahil olmak için çabalar. Hiç kimsenin ona inanmadığı bir zamanda yalnızca Ruth'u kazanmak için ne kadar mücadeleci davrandı...Bence aslında onun isteyi burjuvazi dünyasına dahil olmaktı. Fikrimce Ruth hiç bir zaman Martini sevmedi(ve sonsuzadek Ruth'u da ben hiç sevmeyeceğim). İyi ki de, Martin onu aff etmedi. Hatta keşke diyorum Martinin bu yazar olmak azmi, kendini yükseye taşımak isteyi yalnızca kendi için olsaydı. Martinin bu çıktığı yolda karşılaştığı zorluklar ve başına gelenler de günümüz toplumunun gerçeklerini yansıtıyor. Ne kadarda zordur insanın kendisine en yakın sandıklarının bile ona inanmamasıİşte bu insanların nasıl çıkarcı, iki yüzlü olmasını kaldıramayan Martin intihar etdi. Ve onu daha yeni-yeni tanımışken bu kadar çabuk gitmesini bende kaldıramadım, çok yakın bir arkadaşımı kaybetmiş gibi sarsıldım...
Bendeki yerin hep özel olucak sevgili Martin...
Hoşçakal