Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nasıl ki ressamlar ölüp gittiklerinde resimlerini geride bırakıyor nasıl ki yazarların kitapları bu dünyada anlamlı birer eser olarak kalıyor, bizim de ölüp gittikten sonra unutulmamak için bir şeyler yapmamız gerekiyor. Düşünüyorum da öylesine gelip öylesine değersiz ölüp gitmemeliyiz. İlla kitap yazmamız gerekmiyor ya da bir resim sergisi açmamız da, güzel izler bırakmak da bir imzadır. Mesela kitap hediye etmek. Birine hediye bir şey bırakmak da sen öldükten sonra anılmana güzel bir sebep değil mi? Ben öldüğümde bile yok olmak istemem. Yok olmak, hiç doğmamış, hiç kimsenin kalbine dokunmamış olmak çok üzücü. Bu yüzden birileri kütüphanesine baktığında size ait bir hediye kitap gördüğünde sizi anmalı. Ya da hediye edebileceğimiz başka eşyalar, ya da kalbine dokunduğumuz çocuklar.. Öldükten sonra da yaşayalım demek istiyorum aslında. Ne güzel yazmış George Orwell; İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi? #kalemimden
İnsan, ardında tek iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Reklam
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakmadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
1984
1984
-
George Orwell
George Orwell
"İnsan , ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra , geleceğe nasıl seslenebilirdi?"
Reklam
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kâğıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Aşkın meali ilk düşünü Seninle kurup cenneti dinlerken... Beklemek inanmak sevdaysa bilki Sabrında en güzel kıyametindeyim... Adsız bir özlemin Faunasına kapılmadan Kapışıyorum her bir yandan Sinsi sinsi beni gözüne kestiren Duvardaki saatin akrep yılanıyla... Şairce olmasada Kuşlar,sen dahi uyanmadan Geceyi demlediğin yüreğimle Sana bir kaç sözcük kurmak istedim....
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
İnsan ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Reklam
Bazen okuduğum kitaplara bakıyorum şöyle, yazarlarını düşünüyorum. Diyorum ki ne güzel, bu dünyaya küçük de olsa hazine niteliğinde eserler bırakabilmişler. Bırakabilmişler ki bizde bu eserleri okuyup kendi hayatımıza pay biçiyoruz. Aslında bunu şu alıntı çok iyi özetliyor: "İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?" (George Orwell, 1984)
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakmadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
İnsan, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?
Allen Ginsberg - LSD:25
Milyonlarca gözlü bir canavar bu Tüm fillerinde ve kendi varlığında saklı Elektrikli yazı makinesini titretiyor Kendi üstüne takılı elektrik sanki, telleri de var Geniş bir örümcek ağı Ağın milyonlarca örgüsünden birinin üstündeyim ben bir kaygılı Yitik, ayrılmış, bir solucan, bir düşünce, bir öz Çin'in milyonlarca iskeletinden biri Özel
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.