Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazı cevaplar ya karıncaların taşıdığı ekmek kırıntıları gibi teker teker, sırayla gelir ya da bir ağustos böceğinin şarkısı gibi havadan.
Bazı cevaplar ya karıncaların taşıdığı ekmek kırıntıları gibi teker teker, sırayla gelir ya da bir ağustos böceğinin şarkısı gibi havadan.
Reklam
Kimi zaman insanın kafasında bir ışıklar birden yanıverir. Hemen herkese olur bu. Aydınlığın gittikçe büyüdüğünü, dinamite yaklaşan tutuşturulmuş bir fitil gibi ilerlediğini duyarsınız. İnsanın karnını ağ gibi saran bir duygu, sinirlere, kollara yayılan bir sevinçtir bu. Teninizde, havanın dokunuşunu duyarsınız. Derin derin aldığınız her soluk, size büyük bir tat verir. Başlangıçta, gerine gerine esnemenin hazzını verir insana.Beyninizde bir şimşek çakar, gözlerinizin ötesinde bütün dünya ışıl ışıldır. Yaşantınız kurşun gibi geçmiş, topraklarınız, ağaçlarınız karanlık ve sıkıntılı olabilir. Olayların en önemli olanı bile silik ve renksiz gelebilir, ama sonra birden o ışık. Bir ağustos böceğinin şarkısı kulağınızı okşamaya başlar,toprak kokusu bir türkü gibi genzinize dolar, gözünüz bir ağacın altında titreşen ışıklarla okşanır.O zaman insan ileri atılır, bir sel gibi boşanır,ne kadar aksa tükenmez. Bana göre, bir adamın yeryüzündeki önemi, kafasında çakan bu şimşeklerin gücü ve sayısıyla orantılıdır. Gerçi öznel bir şeydir bu, ama bizi dünyaya bağlayan da budur.Bütün yaratıcılıkların anasıdır. Ve insanlar arasındaki farklılığın da ölçüsüdür.
Ağustos Böceğinin Şarkısı
Şu rüzgarda artık sonbaharın kokusunu hissediyorum.. Yapraklar vasiyetlerini yazıyorlar.. Herbiri bir ele verilmeye hazır veda mektubu gibi. Ayrılacağını bilmek.. Ölmeyi beklemek Ağustosta zor. Eylül de mi, ekim de mi, kasım da mı. Ben de hüzünlüyüm.. Acıdan tenim ağlıyor.. Şarkım sonbahara.. Yaprakların ölümü renklidir.. Duaya açılıp kapanan -avuçlar gibidir- artık sonbaharda yapraklar.. Ve ben tohum topluyorum, Beyaz zarfa koyarak telaşla. .. ✍🏻
Kimi zaman insanın kafasında ışıklar birden yanı verir. Hemen herkese olur bu. Aydınlığın gittikçe büyüdüğünü, dinamite yaklaşan tutuşturulmuş bir fitil gibi ilerlediğini duyarsınız. İnsanın karnını ağ gibi saran bir duygu, sinirlere, kollara yayılan bir sevinçtir bu. Teninizde, havanın dokunuşunu duyarsınız. Derin derin aldığınız her soluk, size büyük bir tat verir. Başlangıçta, gerine gerine esnemenin hazzını verir insana. Beyninizde bir şimşek çakar, gözlerinizin ötesinde bütün dünya ışıl ışıldır. Yaşantınız kurşun gibi geçmiş, topraklarınız, ağaçlarınız karanlık ve sıkıntılı olabilir. Olayların en önemli olanı bile silik ve renksiz gelebilir, ama sonra birden o ışık... Bir ağustos böceğinin şarkısı kulağınızı okşamaya başlar, toprak kokusu bir türkü gibi genzinize dolar, gözünüz bir ağacın altında titreşen ışıklarla okşanır. O zaman insan ileri atılır, bir sel gibi boşanır, ne kadar aksa tükenmez. Bana göre, bir adamın yeryüzündeki önemi, kafasında çakan bu şimşeklerin gücü ve sayısıyla orantılıdır. Gerçi öznel bir şeydir bu, ama bizi dünyaya bağlayan da budur. Bütün yaratıcılıkların anasıdır. Ve insanlar arasındaki farklılığın da ölçüsüdür.
. Yaşantınız kurşun gibi geçmiş, topraklarınız, ağaçlarınız karanlık ve sıkıntılı olabilir. Olayların en önemli olanı bile silik ve renksiz gelebilir, ama sonra birden o ışık... Bir ağustos böceğinin şarkısı kulağınızı okşamaya başlar, toprak kokusu bir türkü gibi genzinize dolar, gözünüz bir ağacın altında titreşen ışıklarla okşanır. . .
...
Reklam
“... Şimdi uyanığım, öylece yatıyorum ve ağustos böceğinin şarkısı hiçbir işe yaramıyor.”
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
ZİZİRO, BİR AĞUSTOS BÖCEĞİNİN ANATOMİSİ; ANNELER VE KIZLARI
Ziziro Bir, ağustos böceğinin hüzünlü hayat anatomisi, zeytin yülkü dalların bahar şarkısı. Bir gezici kitap etkinliği vasıtasıyla haşır neşir oldum. Güldürdü, ağlattı. Bitmesin diye direndirdi. Babalar ve Oğulları'na, Türk Edebiyatı'ndan okkalı bir smaçla Turgenyev'in sine-i tahtına hedef alan Müjde Hanım, şanı büyük rahmetli kalemkarın
Ziziro
ZiziroMüjde Alganer · Artemis Yayınları · 201944 okunma
Ağustos böceğinin şarkısı
Kızılderili şefleri trenle New York'a getirildi. Bir heyet kendilerini karşıladı. Konuklara toplantı öncesi kenti gezdiriyorlardı. Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinelerinin gürültüsü kızılderilileri şaşırtmıştı.. Bir ara Oglala Lakhotaları'nın şefi ve şamanı Heȟáka Sápa-Karageyik bir ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi. Diğer