Her geçen gün büyüyen iki erkek çocuğu arasında denge kurma çabasında olduğum, çok okuduğum, çok düşündüğüm, çok sorguladığım ve yeni şeyler üretme sancısı yaşadığım bir dönemde su gibi geldi bana Cennetin Doğusu. Satırlar arasında kayboldum, kendimi buldum, düşündüm, sorguladım, doğrularımı yanlışlarımı sayfalara serdim ve arasında kuruttum. "Ben neden bu zamana kadar Steinbeck okumamışım? dedim.
En tanınmış eserleri Fareler ve İnsanlar ile Gazap Üzümleri olsa da Steinbeck bu şaheseri için şöyle demiş: “Bugüne kadar yazdıklarım, bu kitap için bir hazırlık niteliğindeydi”
Gerçekten de bu ne muhteşem bir kitaptı yahu! Onlar ne leziz betimlemelerdi! Habil ile Kabil'i, çiftçi ile çobanı, bilgeliği, erdemliliği, yozlaşmayı, ahlaksızlığı, hırsı, sevgiyi, kardeşliği ve kıskançlığı yolları bir şekilde bir vadide kesişen iki aile ve bu ailelerin hayatlarına dokunan insanlar çerçevesinde, mitolojik ve felsefik soslara bandırıp ne de güzel anlatmış Steinbeck! Hiç etrafında dolanmamış, aklında ne varsa ulu orta soyunmuş. Sanki bir geceyarısı terler içinde uyanmış da, içindekileri anlatmış ve rahatlamış.
Diliyle, betimlemeleriyle, karakter seçimleriyle, fikirleriyle beni çok etkiledi Steinbeck. Diğer kitaplarını da en kısa zamanda okuyacağım. Siz de okuyunuz, okutunuz efendim. Kendinize bir edebiyat ziyafeti çekin!