Seni okurken Zezé, kimi zaman güldüm kimi zaman hayalperstligine, aklına şaştım kaldım. Ama en çok da çok ağlattın be Zezé.
Ah be Zezé yaktın yüreğimi ! Ne güzel yüreğin var senin öyle.
Sen hatırlamazsın belki ama seninle ilk ortaokulda karşılaşmıştık. O zamanlar sen kitapçı amcanın raflarında duruyordun. Seni elime alıp eve götürmek istemiştim ama param yetmemişti. Ben de okulun kitaplığındaki kitaplarla yetindim fakat orada sen yoktun. Sonra bir ara unuttum seni. Tıpkı senin gibi ben de okumayı çok seviyorum. O kadar çok kitap okudum ki çıkıverdin aklımdan . Affet Zezé'm, yıllar geçti ama ben seni bir türlü okuyamadım. Meğersem ne çok ortak yönümüz varmış, hayalperest kardeşim. Ah Zezé'm neredeydin sen! Şimdi bakıyorum da dünyada yüzlerce Zezé var ama onları gören çok az kişi. Sağ ol Zezé'm, senin gibi nice papucu olmayan çocuğun yüregindekileri söyledin. Umarım seni okuyanlar hayatlarının her köşesinde senin gibi küçük Zezé'lere yardım ederler. Dışarıdaki o lastik papuçlarına hediye koyarlar ve umarım nice küçük çocuğa umut olurlar. Ama en önemlisi sevgilerini paylaşırlar.
Sizlerin de çocukluğu zenginlik içinde geçmediyse eğer hepinizin yüreğinde bir Zezé var demektir. Zenginlik demek yalnızca çok paranın olması değil, yüreğinde kocaman bir sevginin olması demektir. Benim sevgiden mahrum kalan yüreğine dünyaları sığdıran Zezé'm, iyi ki tanıdım seni .
Seni yazan ellere teşekkür ederim. Ben seni çok sevdim Zezé.
Şu ana kadar okumadıysanız eğer daha beklemeyin derim. Beni hıçkırıklara boğan eser, sizin de yüreğinize dokunacaktır eminim. Naçizane tavsiyem. Sürçülisan ettiysem affola.