Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Seni seviyorum,” dedim bir kez daha ve titrek elimi uzatarak elini tuttum, dudaklarıma götürdüm, öptüm. Hiç karşı koymadı ama olduğu yerde hafifçe sindi. Haşin değil fakat çatık kaşların eşlik ettiği, kederli ve şaşkın bakışını görebiliyordum. Ardından bir karara varmış gibi elimi kendine doğru çekti ve aynı anda kendisi de biraz öne
Kenji ya PLSMDNCLSÇXMMCMC
"Tamam." Kenji el çırpıyor. "Her şeyin bir sırası var: Başlamadan önce tuvalete falan gitmen gerekiyor mu? Bence gitmen gerektiğini düşünmesen bile gitmelisin, çünkü aniden gitmek zorunda kalırsan gerçekten garip olur..." "Yeter." "Ah... Doğru!" Kenji elini alnına vuruyor. "Benim hatam, dostum" diyor. "Benim hatam kardeşim, unutmuşum, senin asla tuvalete gitmemen gerek, değil mi?" "Hayır." "Hayır, tabii ki hayır. Çünkü bu çok insanca bir ihtiyaç giderme olurdu ve ikimiz de senin gizliden gizliye bir robot olduğunu biliyoruz."
Sayfa 233 - Kenji-AaronKitabı okudu
Reklam
"Eğer kalbimdekileri gerçekten okuyabilseydin anlardın. O bizden biri oldu. Oğlum, küçük kardeşim gibi. Her gece onun biraz daha gelişme kaydettiğini düşünerek uyuyorum. Benim gençliğimde kat ettiğim yollardan geçiyor. Bazen onun için endişeleniyor, bazen de artık gözlerinin açıldığını, keşiflerde bulunduğunu, dünya görüşünün değiştiğini, ortaya bambaşka bir şahsiyetin çıkmakta olduğunu hissediyorum. Ah, onun varlığı bana büyük güç veriyor."
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
Ah, beni affedin, affedin beni!" diye yazıyordu Nast yenka. "Diz çökmüş size yalvarıyorum, affedin beni! Hem sizi hem kendimi kandırdım. Her şey bir rüyaydı, bir ha yal... Bugün sizi düşünüp nasıl azap duydum; affedin beni, affedin!.. Beni suçlamayın, çünkü size karşı hislerim değişmiş de ğil; sizi hep seveceğimi söylemiştim, şimdi de
Ben oyunların ortasında içeri girmiştim. Provalardan sonra da kim bilir neler oluyordu? Derler ki, Hidayet kardeşim, tiyatroda olaylar hep sahnenin dışında olurmuş. Bunlar sahnede anlatılırmış sadece. Brutus'un nasıl yaralandığını gören var mı? Sanki sahnenin gerisinde duran bir tahta perdenin önünde bir sandalye koyup üstüne çıkmışız; seyircilere sırtımızı dönerek olup bitenleri seyrediyoruz. Arada bir seyirciye dönerek anlatıyoruz: İşte Brutus yaralandı. Ah! Perdenin gerisinde Polonius varmış. Ben seyircilerin yerinde olsam anlatılanlara dünyada inanmazdım. Sandalyenin üzerine eski bir gazete kâğıdı koyup üstüne çıkarak kendi gözlerimle görürdüm. Tahta perdenin arkasında her şey muhakkak başka türlüdür. Evet başka türlü oluyordu. Bunu, provaya geldikleri zaman gözlerinden anlıyordum. Bütün davranışlarından belli oluyordu: Bilmediğim olaylar geçmişti. Görünüşte ilerlemiş bir durum yoktu. Oysa ben, bütün cümlelerin baş tarafını kaçırdığımı çok iyi biliyordum; oyuna geliyordum. Bütün oyuncular, provaya gelmeden önce yaşadıkları maceraların izlerini taşıyorlardı. İyi ezberleyemedikleri rollerini oynarlarken de ayrıca özel bir yaşantıları vardı. Ben bu geçişleri bir türlü sezemiyordum; benim hayatım sürekli bir büyük oyundan ibaretti. Bununla birlikte, prova başlayınca her şeyi unutuyordum; ikinci piyesteki oldukça uzun olan rolüme kaptırıyordum kendimi. Sonra kısa bir ara verilince, uyanıyordum.
Sayfa 62 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ah, kalbim..
Hz. Ömer (r.anh) anlatıyor: Umre ziyaretini yapmak için, Allah Resûlü'nden izin talep etmiştim. Bana izin verdikten sonra da: "Kardeşim, dualarında bizi de unutma." buyurdu. Bu, benim için öyle değerli bir şeydi ki; bütün dünya benim olsa, o kadar sevinmezdim.
Sayfa 343Kitabı okudu
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
" Ah Theo, benim canım kardeşim! Neden sen de o galeriyi bırakıp bir ressam olmuyorsun? Senin de içinde bir ressam olduğunu hissedebiliyorum. "
Sayfa 13 - Çocuk Kitapları Serisi Çankaya Belediyesi
167 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.