Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ah;met Hamdi'nin az yazmasından nasıl şikayet ettiğine bakar mısınız :
“(…) Bütün bu ıztırap, mahrumiyet, hayat çeşmesinin başında bir yudum su bile içmeden beyhude bekleyişler, hepsi hepsi boşuna mı gidecek? (…) Beni asıl müteessir eden kupkuru kalışımdır. Goethe benim iki manzumeyi yarım yamalak yazabildiğim bir sene içinde, 3-4 eser, hem de bütün Avrupa’yı birden sarsan 3-4 eser yazıyordu. Çalışmak… Yarabbim, bu şifayı bana ne vakit göndereceksin?”
Bal kabağı reçeli çok acı bu sabah
. Şubat'ın 6'sı 04.17 sallanıyorum Akşamdan kalan baş ağrısı geçmemiş sanırım. Yok hayır her şey sallanıyor deprem oluyor. Biz hafifçe sarsılıyoruz sadece ama onlar yıkılıyor: Maraş,Hatay, Adana, Antep,Urfa, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Kilis, Osmaniye... İyiyim, haberleri okuyorum çok çok kötü durum. Adamın biri: "az önce ölen
Reklam
84 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
"Her hikâyenin ruhu vardır. O ruha kalp gözü ile erişilir. Açın kalbinizin gözünü, açın ki dünya güzelleşsin açınki dünyanız güzelleşsin." Ne kadar güzel bir alıntı değil mi sevgili kitap dostlarım. Aslında  Bahar Önen Büke bu alıntı da tam olarak kitabın içindeki şiirlere dair kısa bir özet geçmiş gibi. Gözlemlemiş ve gözlemlediklerinin şiirini yazmış Bahar Hanım. Kalbinden süzülüp, kaleminden satırlara damlayıp, duygu yüklü şiirler olmuş kelimeleri.... "Yalnızlık ruhunuzun bakımıdır, bakımınızı ihmal etmeyiniz." "Bekleyişler, aah ah bu bekleyişlerim Bak tutuyor işte tek tek sensizliğin envanterini Asudeye bürünmüş yüreğimin Aslında akıbetini de peşin peşin bildiğim Kâle almayan yüreğinle Kalbimin tam orta yerine bağdaş kurup oturuşunu sevdim." "Yağmur düşüyor şehrin sisli, puslu sokaklarına Ve siyah mantolu bir kadın sokaklarda bir başına Rüzgâr okşuyor saçlarını, yürürken kaldırımda Gözlerinden yaşlar süzülüyor, öpüyor yanaklarını Arada titreyen elleriyle silse de Gözleri oldukça ısrarlı Dindiremiyor acısını Ne saçını okşayan rüzgâr, ne yanaklarını öpen gözyaşı "
Siyah Mantolu Kadın
Siyah Mantolu KadınBahar Önen Büke · Ange Yayınları · 20221 okunma
“Bizim sevgimizin zaman ölçüsü yok. Ey sabahlar –diyeceğiz– ey akşamlar, yazlar, tenha yapraklar, al yeşil arzular... ey aralık kapılar, gözyaşı boyalı perdeler, alın çizgileri, kuruyan boğazlar, kirpik döken öfke... her saniyesi bin ölüm bekleyişler, bilmenin çeki taşı, acının onuru, haklı olmanın çaresizliği... ah bizim oğullarımız, kızlarımız... sizin büyük hatıranızı, bizim büyük yalnızlığımızı hafifletecek bir zaman ölçüsü olabilir mi hiç? Ya siz, ey zulmün sahipleri, çirkinliğin kapıkulları, haysiyet yoksulları... sizin nefretinizin bir ölçüsü var mı peki? İnanacağınız bir tanrı, insan olacağınız bir merhamet kaldı mı? Bu kadar büyük bir mezarın üstünde nasıl oturacaksınız?”
136 syf.
10/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Toprak Ana! İnsanlar savaşmadan yaşayamazlar mı?
Savaş... Hayatım boyunca nefret ettim. Hiç sevmiyorum bu ismi. İsmini duyunca bile ürküyorum. Her şeyi darmaduman, alt üst eden o kahrolası Savaş. Savaş, her şeyi elimizden alıp götürüyor. Geriye acı kalıyor sadece acı. Tutunacak bir dal arıyoruz onu da buluyor muyuz? Sanmıyorum. Bedel ödeyen taraf neden kadınlar ve çocuklar oluyor? En masumu olan
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,5bin okunma
CEMAL SÜREYA'YA AİT OLMAYAN ŞİİRLER VE SÖZLER ŞUNLARDIR: 1- “Kırmızı bir atkı al sade, yalnızlığını saklar. Edip Cansever okuma bu kış ruhunu sakatlar.” (Şairi: Sinan Yeniceli) 2- Öyle bir sihirbazdın ki beni bile kaybettin.. 3- Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı. Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım. Kırmızı mavi ekoseli
Reklam
Yalnızlığın Ayrıkotları
Toprağı nasıl kavrarsa ayrıkotları ve nasıl çölleştirirse usul usul öylece sarmış seni yanlışlar çürütmüş yüreğindeki öfkenin dayanıksız tohumlannı çorak bir toprağa döndürmüş içini Zehirli sütleğenler sürülmüş ökselere sinsi bekleyişler gibi yapışkan iğrenç gülücükler serpiştirilmiş belli ki sen konacaksın acemi sekişlerle yalnızlığın bu hayın ökselerine Ve şimdi uysal bir kedi gibi sokuluyorsun gergefini sessizce işleyen gecenin koynuna Usulca okşuyorsun yalnızlığını usulca ve sessizce yaşamak diyorsun buna oysa hayat açılmamış bir yumak gibi duruyor ellerinde Ah yalnız kuş belli ki sen bilemeyeceksin uçmayı
..Benim Sevmelere Gebe Yıllarımdın Sen... Düşünmediklerimiz, aklımıza gelmedikler ve de tahmin etmediklerimizdir asıl canımızı yakan... O da olduktan sonra, bu da oluyormuş der, geçer gideriz ve onun da değeri bu kadarmış deriz daha sonra... Duvara benziyor bu, O da yıkıldıktan sonra, ah, ah, ben ne yaptım deriz... Ahlarla, vahlarla geçen zaman
Bilseydim..
Ah! Ne zordur özlem Bir dolu yağmurdur gözlere çöreklenen Bir dolu umut Bir dolu bekleyiş Sen hep pencere kenarında Gözlerin hep yollarda, Ellerin camlardaki buğuyu silmekte Gözler yolları gözlemekte
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Umutsuz Bekleyiş
Cengiz Aytmatov, Toprak Ana romanında erkekleri askere alınan bozkırın ortasındaki bir Kırgız köyünde geride kalanların çektiği sıkıntıları anlatıyor. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, anaların evlatlarını bir bir askere göndermesi, ayrılıklar, gözyaşları... Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; Savaş. CENGİZ AYTMATOV, o her zamanki berrak ve akıcı üslûbuyla bizleri, adeta insanları öğütür gibi harcayan savaş düzeneğinin yarattığı trajidilerle sarsıyor. Ah Tolgonay seninle beraber bende sürekli bir bekleyiş içindeydim, çevirdiğim her sayfayı umutla bekledim adeta. Her geçen gün bir kez daha şaşırmam normalmi? Çünkü bu kadar etkilenmeyi beklemiyordum. BAYILDIM:)
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,5bin okunma
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.