Mağlubum, fakat düşmanla göğüs göğüse çarpıştıktan, son kurşunu attıktan sonra mağlup olan bir asker gibi mağlubum.
Merhamet; acımak değil, acıtmamaktır. Ah şu ön yargılarımız. Her şeye ön yargılıyız. Kitaplara, dizilere, müzik türlerine, filmlere, hayvanlara; ama en çok da insanlara. Kitabın başları biraz durağan ilerlese de ardından asıl konuya giriş yapılıyor ve bundan sonrası su gibi akıp gidiyor. Ağlayarak bitirdiğim ve kesin olarak önerdiğim, okunmalı dediğim bir kitap. Önyargı, yalan, gerçek ve aile gibi konuların yer aldığı, son sayfalara doğru hüznün arttığı muazzam bir eser.
Kitabımızın baş kahramanı Anadolu'da muallim olan Zehra. Kendi doğruları ile yaşayan iyi ama acıması olmayan bir kadın. Bir gün babasının hasta olduğu haberini alır, önce gitmek istemez ama sonra karar değişikliği ile yola çıkar. İşte asıl hikaye burada başlıyor bence. Ona verilen bir sandık ve geçmişin acı gerçekleri. Ah Zehra... Sen bize de acımayı öğrettin.
''Vicdanımın sesini daima dinleyeceğim. ''