Vakia izmihlalin sebepleri bir değil, pek çoktur ki bunların birçoğu tarihin verdiği vaziyetten, Osmanlı toplumunun umûmî ahvâlinden ve idaredeki noksanlardan kaynaklanmaktadır. Lakin en mühim ve nihai sebeplerini iktidarda bulunan kabinenin kötü idare ve siyasetine vermek aşikâr ve tabîîdir. İttihad Fırkası "Eğer hükümet ve ordu mekanizması bizim elimizde olsaydı, ya hiç muharebe etmez ya da bu şekilde mağlup olmazdık. Zira dört senedir bu mekanizmayı biz idare ettiğimizden faydalarını ve noksanlarını biliyorduk." demek hakkına mâliktir. Bu dava, ihtimallerden olduğu için kimse tekzip edemez. Bir kere daha tekrar edelim ki "Maksadımız, hâkim fırka hiçbir hata etmedi; her ne yaptıysa pek güzel yaptı." demek değildir. Lakin bir hakikattir ki ona bu hataları, muhalif firkanın muhalefet şekli yaptırdı. Bir fırka, idam ile iktidar arasında bırakıldığı takdirde yaşamayı tercih edeceği tabîîdir. Muhalefet, iktidar firkasına hakk-ı hayat vermiyordu. Muhalif firka, meşru dairesinin hâricine çıktığı için hiçbir şeye muvaffak olamadıktan başka birçok vatandaşın da rahat ve saadetinin yok olmasına sebep oldu. En sonunda da hususi bir ortaklık şeklinde iflas etti.
Sayfa 152Kitabı okudu
Sana doymak, korkunç ahmaklık olur..
Reklam
Son derece teessürle belirtmek gerekir ki siyasî firkalar ile şahıslarımız, hükümete büyük bir ticaret mağazası kadar bile ehemmiyet vermiyorlardı. Biraz lakırdı söyleyebilen ve biraz yazı yazabilen her fert, her şey olabileceğini zannediyor ve garibi şu ki böyle bir zannı bir fırka da tasdik eyliyor. Zaten memlekette meşrutiyetin yeniliği ve ricâlin kabiliyetiyle iktidarının henüz meçhuliyeti, hakikî bir siyasî terbiye almışların azlığı ve bilhassa yüksek tahsil sahiplerinin katli, en hırslı ve en cesur gençlerin ilmî ve siyasî iddialarla ortaya atılmalarına yol bırakıyordu. Kaht-i ricâli de unutmayalım. İddiaları çürütmek için onlara karşı numune olarak gösterilecek tecrübe sahibi ricâlden de mahrum denilecek hâldeydik. Devr-i Hamidi'nin dörtte üçüyle Meşrutiyet'i yalnız Said Paşa ve Kamil Paşa namlarının doldurmuş olması, bizdeki kaht-ı ricalin derecesini göstermeye kafidir.
Sayfa 139Kitabı okudu
"Dostluklar ince ayarların yapılmasıyla yaşar. O ince ayar bir yerde bozulursa en kadim dostluklar akıl almaz düşmanlıklara yerlerini bırakır."
Panslavistler, otuz beş senedir şayan-ı takdir bir gayret ve devamla hazırlandıkları "Türkleri Balkan Yarımadası'ndan ihraç" işinin icrası zamanının geldiğini tamamıyla anladı. Balkan Devletleri Osmanlı Hükümeti ile muharebe için hakkıyla hazırlanmışlardı. Bizim taraftaysa tefrikadan, parasızlıktan, maharetsizlikten ve gafletten başka bir şey görülmüyordu. İktidarımız da, muhalefetimiz de, idaremizde, idare tasavvurlarımız da hepsi ve hepsi muvaffakiyetsizlikle neticelenmişti. Felâket üstüne felâket olmak üzere bu kadar tehlikeli ve mühim bir zamanda milletin mukadderatı; uyumsuz, nüfuz-ı nazardan ve faaliyetten mahrum, maksatsız bir hükümete tevdi edilmişti.
Sayfa 130Kitabı okudu
Muhtar Paşa kabinesi siyasî bir "hakikat hatası" idi. İttihad kabinesi değildi, ihtilal kabinesi de değildi, İtilaf kabinesi ise hiç değildi. Zira Meclis'te ancak beş on âzâya malik olan bir firkanın kabinesi olamaz. Hatta iddia edebiliriz ki bu kabine, Haláskârların pronunciamentosu neticesinde işbaşına gelmiş olmakla beraber bir Halâskâr kabinesi de değildi. Çünkü kabinenin meydana gelme şeklinden onlar da memnun değildiler. Şu kadar ki o sıralarda vaziyet tamamen Halaskâr grubunun elinde olduğundan kabineyi yeni bir pronunciamento ile düşürmeyişine göre, kabinenin yegane dayanağının Halaskarlar olduğuna şüphe edilemez.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.