İslâm, "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" şahitliğine
dayalı olarak kainatın yaratıcı ve mutasarrıfının ortaksız bir tek Allah olduğuna inanmaktır. Günlük ibadet ve hayat faaliyetlerini bir tek Allah'a ait kılmaktır. Allah (Subhabehu ve Tealâ)'dan başka hiç bir kimseden hayat kanunlarının alınamayacağına ve tüm hayat işlerinde ilâhî hükümden başkasına boyun eğilemeyeceğine inanmaktır.
İşte şehadet kelimesinin anlamı budur. "La ilahe illallah"a bu anlamıyla
şehadet etmeyen bir kimse, kim olursa olsun; adı, lakabı ve soyu ne olursa
olsun, şehadet getirmemiş ve henüz İslâm'a girmemiş demektir. Aynı şekilde
üzerinde "La ilahe illallah" şahitliğinin bu anlamıyla egemen olmadığı bir ülkede Allah'ın dinine boyun eğip İslâm dinine girmemiştir. Bu toprakların üstünde yaşayanlar, "müslüman isimler" kullanıp müslümanların soyundan gelse de bu hüküm değişmez. O ülkelerin bir zamanların "Dar'ul-İslâm'ı" olması da bu durumu değiştirmez. Çünkü bu tür insanlar, gerçek anlamıyla şehadet getirmemişlerdir. Çünkü bugün şehadet kelimesinin gerçek anlamına uygun olarak Allah (Subhabehu ve Tealâ)'ya itaat eden ülkeler de yoktur.
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Anlatılan tüm o sevda dolu mektuplar...
Milena'yı dillere pelesenk eden Kafka
Frida'nın Diego Rivera'sı
Leyla'sına güneş olmak isteyen Ahmed
Nazım'ın aldattığı Piraye'si
mektuplarınız elbette, en azından birinizi avutmuştur...
Peki ya Mustafa Kemal'e yazılan bu mektup kimi avutmuştur?
Defalarca sürgün edilen bir yaşam...
Demokrasi ve laiklik
Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doğurur bizi?
SUSKUN