Gönlümün bir hâli var ki gam değil, kasvet değil
Neş'e dersen hiç değil, mahzûn-i firkât değil.
Anlatır belki bu sözler derdimi erbâbına
Mey o mey, cânân o cânan, sohbet ol sohbet değil
Ahmed Râsim Bey
Cennet Mekan Hakan Sultan II.Abdulhamid Han Tarihe ismini altın harflerle yazdırmış olan bir şahsiyettir benim için. Devrinin bütün olumsuzluklarına rağmen daha önce yıkılması ve yutulması istenen Osmanlı Devletinin ömrünü uzatmış ve 33 yıl
tabiri caizse 7 düvele karşı tek başına savaşmış ve birçok başarı elde etmiştir. Olumlu gelişmelerinin
Ahmet Rasim, Leh basının diğer Avrupa basını gibi on yedinci yüzyılda ortaya çıktığını ve Osmanlı basınından bir asırdan daha fazla bir zaman önce başladığını da belirtir. Yazarın o küçük kitapçıktan aktardığına göre, Leh basınının Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar geldiği seviyenin nerelere ulaştığını göstermesi açısından verilen bilgiler oldukça etkileyicidir. Bu kitapçıkta Yarkofski, Leh basın tarihi gelişimini devirlere ayırarak değerlendirdikten sonra “1914’te, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından önce, bütün dünyada yayımlanan Leh gazete ve dergileri adedinin bin iki yüz” (1200) olduğunu kaydeder. Bunların “dört yüzü Rusya’da, beş yüzü Avusturya-Macaristan’da, iki yüzü Almanya’da, on kadarı Batı Avrupa’da, doksandan ziyadesi Amerika’da yayımlanıyordu.” Ancak savaşın etkisinin basın üzerinde de hissedildiği anlaşılmaktadır ve 1914 yılı sonlarında tüm Leh basınının dört yüzden ziyade olmadığı aktarılır. Ahmed Rasim, diğer Türk yazarlarının yaptığı gibi mukayeseye gider ve Osmanlı’da bu savaş dönemi yıllarında Rum, Ermeni gazetelerini hesaba katmayarak sayının sekiz on civarında olduğunu belirtir. “Polonya dört yüz ile beş yüz arasında, biz sıfır ile on arasında. Haydi vilayetlerde yayımlananları da bol bol tahmin ederek, yirmiye çıkaralım.”
Sitede hemen hiç okunmamış gözüken bir kitap. Üzücü. Yanlış bilmiyorsam Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmenler için hazırladığı okunması gereken kitaplar listesinde de yer alıyor.
Soralım.
Eyy öğretmenler neredesiniz! Biz öğrencilere şu güzellikleri anlatmanız gerekmez mi! Okumazsanız bilemez, bilmezseniz anlatamaz, anlatmazsanız da işte
Kitap: Sükut İşçisi
M.Uysal
Önce özrümü beyan edeyim: Kitabı Aralık 2018'de okumuştum. Değerlendirme yazacaktım okuduktan sonra fakat karmakarışık işlerimin/düşlerimin arasında kayboldu gitti.
Her yazı yenidir... Öyleyse yazalım ki okuyan bulunur.
Yazarı liseli bir delikanlıyken tanıdım Ahmet Urfalı hocam sayesinde. Tavşanlı'da okudu liseyi.