Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Altuntaş

Ahmet Altuntaş
@ahmetaltuntas13
Tarih, Bilim, Felsefe, Müzik, Spor, Edebiyat, Tiyatro alanlarına dair meraklarımı keşfediyorken, neyi bilmediğimi bilmeye çalışıp öğrendiklerimi öğretiyorum. Gözlemle, dinle, sus, az yargıla, çok sor!
Temkinli tarihçiler için tek kaynak sadece ürkek bir mırıldanma demek, göğsünü gere gere haykırmak değil. Aquinas'ın şu meşhur "Tek kitaplı adamdan korkarım." lafını (Hominem unius libri timeo) hiç akıldan çıkarmamak lazım.
Reklam
Beşerin böyle dalaletleri var, Putunu kendi yapar, kendi tapar. Tevfik Fikret
İnsanların her birinin ne kadar özel olduğunun sürekli vurgulandığı bir çağda; modern bireyin hayattan, sanattan, siyasetten hep aynı şeyleri anladığını ve "özel görünmek" telaşının ironik bir şekilde birbirinin kopyası sıradan bireyler yarattığını görüyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
Tanrı biz kullarından ne istiyor? Tanrının istediği iyilik mi yoksa iyiliği seçebilme şansına sahip olabilmek mi?
Yaşlı bir rahip aşka gelmiş. Şeytandır bu gençleri böyle delirten demişti. Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu, terbiyeli olmaları söz konusu değildir.
Kahramanları da, ilahları da yaratan biziz. İnsanlar, putlarını kendileri yaparlar. Sonra bir zaman gelir, onları yıkarlar. Fakat sonra yine yenilerini yaparlar.
Bu insanlar neye yarar, derdim. Bu adamlarla, bu birbirini tutmayan, birbirine yapışmayan insan malzemesiyle hangi toplum yapısı düzenlenebilir?
Biz Anadolu köylüsünü dindar, mutaassıp bilirdik. Halbuki bu gördüklerim sadece cahildiler.
Reklam
Bir ülkenin gücü ya da zayıflığı, halkların gelişmesi ya da çökmesi sadece yöneticinin adil olmamasına ya da başarısız olmasına bağlı değildir. Yöneticiler nasıl olurlarsa olsunlar ister iyi ister kötü, ister kahraman ister zalim, hep kendi halklarının etinden ve kemiğinden bir parçadırlar. Onlar halkın ruhunun bir kopyasıdır. Onlar halklarından doğarlar. Onlar hep halkları gibidir. Bu yüzden de çok eskilerden beri her halkın layık olduğu iktidara ve yöneticilere sahip olduğu söylenir.
Onlar politikayı, halk hayatının mimarlığını spekülasyona çevirir, namussuzca zenginleşmenin ve kişisel yükselişin aracı haline getirir. Kilise, okul, devlet hizmeti onlar için ücretli aylaklık yeridir. Orada hayat mimarı olamazlar, halkın vicdanlı hizmetkârı olamazlar. Tembel memur eşek arıları olurlar. Çeşitli toplumsal ve kültürel kurumlarda kendi küçük kibirlerini tatmin etmenin yollarını ararrlar. Saygın ünvan elde ederler, ama dürüst olmayan yollarla. Çalışmak istemezler. Daha da kötüsü; fedakârca ve canı gönülden halkın ve toplumun yararına çalışmak isteyenlerin "tekerine çomak sokarlar." Bu kötülüklerinin bir kısmıdır. Onursuz ve açgözlü asalaklar, halkın soyguncuları daha da korkunç kötülükler yapar. Kurnazlıkla ya da yalanla, rüşvetle ya da tehditle, yalanla ya da açıkça zorbalıkla halkın iradesini ve aklını öldürürler. Toplumun vicdanını kirletirler. Gençliğin ideallerini ve idealizmini söndürürler. Kendi felsefeleri: Yalan, egoizm ve zorbalık felsefesidir. Kendi, reçine gibi esnek ahlakları vardır. Onların kendi dinleri de vardır. Rüşvet ve korku dini.
Sayfa 248Kitabı okudu
Kendilerini normal sanıyorlar, çünkü hepsi hep aynı şeyleri yapıyorlar.
77 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.