Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet PEKDEMİR

Gurur ve ağırbaşlılığın önemini yitirdiği, bir kenara atıldığı anlar vardır. Çok daha güçlü duygular bunların yerini alır.
Reklam
Dünyada gerçekten değer verilecek kadın sayısı çok değil, dedi. Sen değer verilecek birisin.
"İnsanlar âşık oldukları zaman doğru düşünemeyebilirler."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Hayatım, kendini çok fazla kaptırmışsın sen bu aşka!" "Biliyorum. Ne korkunç, değil mi? Aşk insanı bir anda esir alıyor ve sen hiçbir şey yapamıyorsun."
Bilmem ki... Ben henüz evlenmek istemiyorum. Çok haklısın tatlım! Evlilik sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmuyor, öyle değil mi?
Reklam
İnsan bazı konuları konuştukça izleyeceği yolu da kolaylıkla görür. Konuşmalar bir bakıma birçok sorunu çözümler.
Kendinizi duygularınıza gereğinden fazla kaptırıyorsunuz.
Sayfa 102Kitabı okudu
Duygusal ve çekingen insanların hepsi gibi, acı gerçekleri sözcüklere dökmekten hoşlanmıyordu.
İnsana dokunan genellikle hep küçük şeylerdir, özellikle de bir sürpriz, bir hediye, son derece sıradan ve hoşlandığı bir şey.
Devrim. Düş değildi. Bir öfkeydi devrim, bir gerçek. Toplumumuzu sınıflara ayıran, beyinlerimizi zincire vuran sistemi yıkmak mümkündü. İnsanı toplumsal ve zihinsel zindanından kurtarabilirdik. Adaletin, cömertliğin, bilincin egemen olduğu bir dünya kurabilirdik. Bu düşün ötekilerinden daha görkemli, daha büyük olduğunu kim reddedebilir?
Sayfa 334Kitabı okudu
Reklam
Psikolojik yeteneklerimizin gelişmesi yolundaki en önemli engelin önyargılarımız olduğu. Kuşkuculuk, maddecilik, kayıtsızlık aklımıza zarar veren, gücünü kullanmasını önleyen gerçek birer kirlilik gibi görülmeli bence. Gücünden emin olmayan bir sporcu, yarışa yenik başlar. Bilincimiz de kesinlikle aynı biçimde işler. Kuşkucu biri kendi zihinsel yeteneklerine erişemez.
Sayfa 174Kitabı okudu
Ne derler bilirsin; bütün mümkün olanlar sıralanıp bir kenara bırakıldıktan sonra, geriye ne kalır? İmkânsız olan.
Sayfa 125Kitabı okudu
Gerçek dünya şiddet, ihanet ve kötülükten başka bir şey değildi. Hayat; bu karşı konulamaz gücün, her insanın içinde bulunan, alevlenme fırsatı bekleyen nefret çekirdeğinin çevresinde oluşuyordu.
Gökyüzü maviydi, güneş parlıyordu ve dallarının üstü buzla kaplanmış söğüt ağaçları, asılı kristaller gibi tıkırdadı ve ışıldadı. İki hafta sonra yılın en uzun gecesi olacaktı. Ardından yine güneş açmaya, yeryüzü ışığa ve sıcaklığa doğru seyrine dönecekti. Umuda doğru. Her şey mümkün.
Sayfa 392Kitabı okudu
Değer mi bilmiyorum. Yeni baştan başlamak isteyip istemediğimi bile bilmiyorum.
Sayfa 259Kitabı okudu
130 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.