Artık ne mutlu ne de mutsuzum.
Her şey geçip gidiyor.
Bu zamana kadar yaşadığım,soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu.
Her şey geçip gidiyor.
İnsanların neden her gün oturup günde 3 öğün yemek yemeye kendini mecbur ettiklerini merak ederdim. Herkes yemek yerken o kadar ciddi ifadeler takınırdı ki belki de tüm bunlar bir tür ritüeldir diye düşünmeye başladım. Belki de,diye düşündüm, bu da bir tür dua etme biçimiydi; bu kasvetli yemek odasında, gizli hazır ve nazır, güzel yere dönük, günde 3 kez, her gün, her zaman aynı saatte tepsiler tam olarak sıralanmış, istesek de istemesek de yiyecekleri sessizce çiğnemek için toplanma eylemi. Belki de evi dolduran iç içe geçmiş ruhları yatıştırmak için bir ritüeldi.
Aliya İzetbegoviç'in hayatını ve yaşamını anlamlı kılan davayı anlamamız için okunması gerekli kitaplardan birisi. Kitap kesinlikle istifadeli bir kitap. İnce olmasına rağmen bir oturuşta bitirilmemesi gerekiyor sanırım ki zaten dili de buna pek müsade etmiyor.
Akıcı olmamakla birlikte çevirisi çok güzel yapılmış. Kitap Müslümanım diyen herkese hitap ediyor.Dinlene dinlene okumalı ve içimizde demlendirmeli.
İslam DeklarasyonuAliya İzzetbegoviç · Ketebe Yayınları · 20197,6bin okunma
...Ne zaman kalabalıklar harekete geçirilmek istense, geçici ve samimiyetsiz olsa dahi İslami sloganlara başvuruldu. İslam'ın olduğu yerde kayıtsızlık yoktur.
...Sonrasında da Müslüman çevrelerin okul ve eğitime karşı isteksiz olduğu yönünde absürt bir suçlama oluşturuluyor. Aslına bakılırsa meselenin özü eğitimin değil, İslam ve halk ile manevi bağını yitirmiş, yabancı eğitimin reddediliyor oluşudur.
Muhteviyatı tamamen yabancı olan bir tür felsefe, hayat tarzı,sermaye, yardım ve destekle maddi ve manevi bağımlılık yaratıldı.Resmi olarak bağımsız görünen bu ülkeler, hakikatte istikrara erişemediler çünkü gerçek İstiklal her şeyden önce manevi bağımsızlık demektir.Manevi hürriyetini ilk sıraya koyup onun için mücadele etmeyen bir milletin istiklali, kısa sürede bayrak ve milli marşları indirgenecektir. Gerçek İstiklale nazaran bu ikisi oldukça küçüktür. Bu nedenle de her yerde Müslüman halkların hakiki bağımsızlık mücadelelerinin yeniden başlaması elzemdir.
Necmettin Erbakan hocanın bizlere örnek olarak bıraktığı hayatının, ifadelere dökülmesiyle her satırda kendimi İslam davasında eksik hissedişim , ye'se kapılmayarak her satırda hizmet şuurumu artırmaya çalıştığım o kitap.
Kitabı daha önce okumuştum ama özellikle şu dönemde, Gazze'de müslümanlara ve İslam'a yapılan saldırılar devam ederken tekrar okumak bana çok şey kattı. Zihnimde yeni ışıklar yaktı. Yahudi ve siyonist lobinin , leş planlarına değindiği kendi inandıklarını yapma yolunda kararlı ve her yolu mübah görmelerinin, çirkin planlarının farkına vardığım ve İslam uğruna çabamın, cihad ruhumun artması gerektiğine her cümlesiyle tekrar emin olduğum bir kitaptı.
Bir romanı birine tavsiye ederken iki kere düşünür insan,"çok güzeldi, kesin oku"gibi ifadeler abartılı gelebilir hele de karşıdakini tanımıyorsa. Ama bu kitap kesinlikle okunmalı, hitap alanı çok geniş. Üstelik dili de çok anlaşılır ve akıcı. Necmettin Erbakan hocayı anlamak için bir adım.