Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alacak/verecek meselesi
Ve biliyordum ki bir erkeğin evlenmeden önce bir kadına verdiği tüm güllere, öpücüklere ve restoranlarda yedirdiği akşam yemeklerine karşın, gizliden gizliye istediği tek şey, evlilik işlemleri biter bitmez kadının Bayan Willard’ın mutfak paspası gibi ayaklarının altına serilmesiydi.
İnsanlık tarihi, kadını baskı altına almak isteyenlerin hikayeleriyle dolu. Bin yılların önyargısını kimlerin köpürttüğünü, nasıl tetiklediklerini ve bunu neden bir ölüm kalım meselesi haline getirdiklerini biliyoruz. Onlar değil yedi, yedi bin yıl geçse de değişmeyecek. Ama kadınlar değişiyor. Bir gün, bir kadın katili indirimsiz müebbet alacak. Sonra bir diğeri. En nihayet hepsi. Kadınlar çalışacak, eğitim alacak, sokaklarda özgürce dolaşacak, kahkaha atacak, bedeni hakkında karar verecek, evine, kocasına, akrabalarına, konu komşuya değil, sadece kendine ait olacak. O gün gelene kadar direnmeye, yazmaya, çizmeye, söylemeye, mahkeme önlerinde beklemeye, birbirimize omuz vermeye, ellerimizi sıkı sıkı tutmaya devam...
Reklam
TÜRKLERİN CİNAYET İŞLEME SEBEPLERİ 1- Namus meselesi 2- Kin gütme 3- Kan davası 4- Alacak-verecek meselesi 5- Ani kızgınlık 6- Alkol etkisi 7- Ailevi geçimsizlik 8- Gönül ilişkisi 9- Aileler arası husumet 10- Şahıslar arası husumet
Ölümü anlamak yaşama iradesinin aynı zamanda bir koruma, bir gözetme iradesi olduğunu bilmekle başlar. Çünkü ölüm bize hayatın ödünç verildiğini hatırlatır. Borcu kabul etmeyen için dünya kayıtsız bir etkinlik alanı, keyfî tasarruf yeridir. Kendini borçlu saymayan, bilâkis alacak iddiasında bulunan için yaşayanların ve yaşama alanlarının yağmalanması ve tahrip edilmesi bir ahlâk meselesi değildir. Dünyada bulunuş ister rasyonel, isterse irrasyonel bir açıklama taşısın bir borcu ifade etmiyorsa yıkmayı ve bozmayı kaçınılmaz kılan eylemlere kaynaklık edecektir. Dünya hayatına sevgiyle bağlanmak ve dünyadan nefret etmek, bu içinde bulunan ortamın olunabilecek yegâne ortam kabul edildiğine işarettir. İçinde ölüm korkusunu şiddetle duyanlar, hayattan nefreti de aynı şiddetle içlerinde taşırlar. Ne zaman ki ölümü rehinin sona erdiği, borçlu kalmanın son bulduğu bir sınır olarak anlayabiliriz, işte o zaman yaratılmışlar içinde bize istediğimizi verecek hiç bir şeyin, hiç bir kimsenin bulunmadığını; çünkü bunların hiçbirinin Canımız üzerindeki rehini çözemeyeceğini anlarız. Artık yaşama iradesi "verilecek hesap" iradesine dönüşür.
ÇIDAM YAYINLARIKitabı okudu
Varlıkların gelişimi tek tek gözükmekle beraber esasında belli bir gelişim alanı içerisinde bulunan varlıklar beraberce ortaklaşa gelişirler. Mesela hiçbir zaman dünya tekamülü için dünya üzerinde Fransız Jan, Rus İvan, Türk Ahmet diye düşünülmez. Dünya insanının tekamülü olarak düşünülür. Kozmik olarak düşünülen konu budur. Dünya insanının
Ölümü anlamak yaşama iradesinin aynı zamanda bir koruma, bir gözetme iradesi olduğunu bilmekle başlar. Çünkü ölüm bize hayatın ödünç verildiğini hatırlatır. Borcu kabul etmeyen için dünya kayıtsız bir etkinlik alanı, keyfî tasarruf yeridir. Kendini borçlu saymayan, bilâkis alacak iddiasında bulunan için yaşayanların ve yaşama alanlarının yağmalanması ve tahrip edilmesi bir ahlâk meselesi değildir. Dünyada bulunuş ister rasyonel, isterse irrasyonel bir açıklama taşısın bir borcu ifade etmiyorsa yıkmayı ve bozmayı kaçınılmaz kılan eylemlere kaynaklık edecektir. Ne zaman ki ölümü rehinin sona erdiği, borçlu kalmanın son bulduğu bir sınır olarak anlayabiliriz, işte o zaman yaratılmışlar içinde bize istediğimizi verecek hiçbir şeyin, hiçbir kimsenin bulunmadığını; çünkü bunların hiçbirinin canımız üzerindeki rehini çözemeyeceğini anlarız. Artık yaşama iradesi "verilecek hesap" iradesine dönüşür.
Sayfa 79 - Tiyo Yayınları
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.