Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Aldatılmak
Başlık olarak aldatılmak seçtim. Neden kitapla alakası ne? Okurken insan aldatıldığını hissediyor çünkü.
Yazarımız bu eserde isminden de anlaşılacağı üzere Tapınakçıları inceliyor. Geçmişten günümüze Hristiyan dinini kullanarak insanları kullanan paralarını canlarını alan bir topluluk. Bu topluluğun sapkınlıklarını aslında din ile alakalarının olmadığını günümüzde hangi isim ile devam ettiklerini inceleyen anlatan bir yapıt.
İlkokulda öğretmenimiz sorardı peki sen bu kitaptan ne ders çıkardın???
Kuranı Kerim de şöyle bir ayet var " Benim dinim bana senin dinin sana" kimseden kimseye fayda yok. İsmi cismi ne olursa olsun ibadet Kalp ile Allah arasında olan bir bağ bir aracıyla bir topluluğa ihtiyaç yoktur. Çünkü din kullanılmaya insanların saf ve temiz duygularını kullanmaya çok açık.
Keyifli okumalar
Sadece evlilik üzerine değil, Anne/Baba gibi üstlenilen misyonun zorluklarını ve farklı perspektiflerini de ele alıyor. Ama ben sadece evlilik üzerine olan düşüncelerini, biraz da kendi bakış açım ile irdelemek istiyorum.
Evlilik: Çoğunlukla hetero çiftlerin din ve hukuki yasaların belirlediği çerçevelerde, kamunun şahitliğinde yapılan bir
Ahh Jonas, yalnız kekim..
2bolumden olusan kitabin Jonas Ya Da Sanatçı İş Başında bölümünde felsefesi daha baskın.Aldatilma ve sadakatsizligi hayatında da olduğu gibi yansıtmış. Ailesinde gördüğü sadakatsizligi kendi evliliğinde de yasar. Büyüyen Taş bolumunde, yaşam icinde arayan, deneyen, eyleme gecen insan kendini kuruyor. Ozgurluk sorumlulukta gerektiriyor. Tum sorumluluklarindan kacan Jonas, kimsenin onu tanimadigi mahallelerde dolasmaya baslar. Gece evlerinde yapayalniz ölen insanlar vardır,o hale getirir kendini. Tüneğinde bembeyaz bir tablonun ortasına okunabilir, küçücük ama 'solitaire' mi yoksa 'solidaire' mi olduğu kestirilemeyen bi sözcük yazmis ve yuvarlamıştır..(yalnız adam/dayanışma)
Mükemmeldi
ONSRA - NAR
GÖKÇEN KOÇAN
#kitabinkonusu
Jülide Erbaş, annesi şehit düşmüş, kimsesi olmayan güçlü bir kadın karakterimiz, annesi çocuğundan çok askerliğine odaklandığı için de Jülide pek anne sevgisi nedir görmemiştir. Nişanlısı tarafından aldatıldığını öğreniyor ve İstanbul'daki son gecesinde tanımadığı bir adamla birlikte oluyor.
Madame de pirie ‘nin yalnızlığının kaleme alınmış olduğu okunması gereken bir eser …
Bazen sizi siz olduğunuz için değil statü (konum) yada para (mevki) ve çıkar doğrultusunda yükseltir insanlar sonrasında bunlardan birini kaybedince bununla birlikte değerinizi de yitirirsiniz insanların gözünde …
Madame da sahip olduğu mevki elinden alınınca yalnızlığı yaşayıp , hayatın dibini görenlerden .
Para ile yanında tuttuğu sevgilisi yada parasıyla yanında bulunan onlarca insan ve sahte gülüşler sonrası mı ???
Kitaptan bir kesit ile ;
Aslında sırf insanların yokluğunu çektiği için kendisini ölümün kollarına atmıştı , küçücük bir komediyle kolaylıkla kandırılabilen bu aklı noksan insanların . Ölüm denen bu şey kolay geldi ona hatta ölürken gülümseyebilirdi insan …
Ancak ölüm aldatılmaya müsade etmemiş ve gülümsemeyi kırmıştı . Madam de prie’yi bulduklarında yüzü korkunç bir şekle bürünmüştü .
Ayakları ıstırap dolu acıyla büzülmüştü, elleriyle perdenin birine öylesine sımsıkı asılmıştı ki parmaklarının arasında bez parçaları kalmıştı , ağzı çığlık atmak istercesine açık kalmıştı .
Onun garip ölümü Fransa ‘da fazla uzun bir ilgi görmemiş , unutulmaz bir komedi oynamak için harcamış olduğu çaresiz çabada boşa gitmişti .
Herkese merhaba (2023/35)
Bugün, bir ilk kitapla ve kitabın ilk yorumuyla geldim. Benden önce başka kitap sayfasında, 1000kitap yorumlarında görmüş olma ihtimaliniz bile yok; hatta yazarın kendisine bile sürpriz olacak bu post
Kitap, yazarın deyimiyle isimsiz kahramanların gerçek hikayelerinden oluşuyor. Yağmur, Diyarbakır’da doğmuş çocuk gelinlerden biri; kocasından gördüğü şiddet,aldatılma ve aşağılanmaya daha fazla katlanamayınca çocuğunu da bırakıp Ankara’ya kaçıyor. Başından geçenleri de ceza avukatı arkadaşı Deniz’e anlatırken okuyucu da öğrenmiş oluyor.
Yağmur’un kızını ve kardeşini yanına almayı hayal ederek başladığı ‘Umuda Yolculuğu’ bakalım nasıl son bulacak?
Avukat Deniz’in karşısına nasıl davalar çıkacak?
Hepsi ve daha fazlası bu kitapta.
Keyifle okuyun
