Dinleme Üzerine
Dinlemeni İstediğim zaman öğüt vermeye başlarsan senden istediğimi yapmış olmazsın.Senden beni dinlemeni istediğimde bana niçin öyle hissetmemem gerektiğini anlatmaya başlarsan duygularımı hiçe saymış olursun. Senden dinlemeni istediğimde kendini benim sorunumu çözmek için bir şeyler yapmaya mecbur hissedersen belki biraz garip görünecek ama beni ortada bırakmış olursun. Dinle! Bütün istediğim dinlemen, konuşman ya da bir şey yapman değil sadece beni dinlemen. Kendim için bir şeyler yapabilirim,çaresiz değilim. Cesaretim kırılmış ya da gücümü yitirmiş olabilirim ama çaresiz değilim. Kendi kendime yapabileceğim ve yapmam gereken bir şeyi benim için yaparsan korkuma ve yetersizlik duyguma katkıda bulunmuş olursun. Ama ne kadar akıl dışı olursa olsun gerçekten hissettiklerimi gerçek kabul edersen ben de seni inandırmaya çalışmaktan vazgeçebilir ve bu akıl dışı duygunun ardında yatanı anlamayı başarabilirim. Bu açıklığa kavuştuğunda yanıtlar da bellidir ve öğüde ihtiyacım kalmaz(Dr. Ralph Roughton).
Dünya hayatı bir oyun ve oyalanma yeriydi; biz her sahipliğimizi yanımıza kâr sandık. Burada uykudaydık, ölünce uyanacaktık; biz gördüğümüz rüyayı: hayat sandık.
Canınız ne kadar yanıyor ? dedim,
"Çok değil", dediler.
"Öyleyse"diye karşılık verdim,"muhtemelen bunu başaramayacaksınız".Yeterince sancı yok,koşullar yeterince kuvvetli değil,yeterince tevazu yok.