İslamabat'a kadar olan dört saatlik yolculuğun neredeyse tamamında uyudum. Bir sürü rüya gördüm, çoğunu karmakarışık imgeler halinde anımsıyorum; beynimden hızla akıp geçen, silik sahneler: Baba on üçüncü doğum günüm için kesilen kuzunun etini terbiye ediyor. Süreyya'yla ilk kez sevişiyoruz, güneş doğudan yükselmekte, düğün marşı hâlâ kulaklarımızda çınlıyor, kınalı elleri benimkilere kilitlenmiş. Baba Hasan'la beni yine Celalabat'taki o çilek tarlasına götürmüş (sahibi, sonunda dört kilo çilek satın almamız şartıyla, istediğimiz kadar yiyebileceğimizi söylemişti), çilek yemekten karnımız davul gibi şişmiş. Hasan'ın pantolonundan sızan kan karın üzerinde kopkoyu, neredeyse siyah görünüyor. Kan çok güçlü bir şeydir, baçem. Cemile Hala, Süreyya'nın dizine dokunuyor, En iyisini Allah bilir; demek ki böyle yazılmış, diyor. Babamın evinin damında uyuyorum. Baba tek önemli günahın hırsızlık olduğunu söylüyor. Yalan söylediğinde, bir insanın gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Rahim Han telefon da, bana yeniden iyi olmanın bir yolu vardır, diyor. Yeniden iyi biri olmak mümkün....
Sayfa 313 - EVEREST YAYINLARIKitabı okudu
Hz. Râbiâ zamânının kadın tasavvûrundan çok ötede yaşıyordu. Kadınlarda annelik duygusu fıtrâttandır, her yetişen kadın evlenip çoluk çocuğa karışmayı umût ile hayâl ederken Hz. Râbiâ kendini bildi bileli erenlerin içine karışmayı umût ediyordu. Sevdiği gibi sevilen ve ötesinde sevdirilen bir kul olmak kaç kadına nasîp olur bilinmez, çünkü zamânında Hz. Râbiâ’ya İkinci Meryem diyenler Râbiâ’dan sonra İkinci Râbiâ olarak anıldı ve ondan sonra gelen hiçbir kadın velî (Allâh en iyisini bilir) onun haklı şöhretine ve aştığı makâmlara nâil olmadı.
Sayfa 21 - NESİL YAYINLARIKitabı okudu
272 öğeden 281 ile 272 arasındakiler gösteriliyor.