1914 yılında tüm devletlerin en büyük halüsinasyonu ortak savaş hedefleriydi: İmparatorluk. 1919 yılı itibariyle İngilizler ve Fransızlar bu hedefin öneminden pek emindiler. Halihazırdaki büyük topraklarına büyük topraklar ilave ettiler (tıpkı Almanların fırsat bulsa Rusya'ya, İtalyanların da izin verilse herhangi bir devlete yapacakları
Ruslar 1890 yılından sonra çok karlı bir iş yapıp Fransızlarla ittifak kurdu, Almanlar ise iki dünya savaşı gördü. 1897'de bulunan bir çözüm, tarafsız Belçika'yı işgal ederek Fransa'yı saf dışı bırakmaktı. Ancak bütün işleri daha da kötüleştiren bir şey oldu: Almanlar Kuzey Denizi'nde Kraliyet Donanması ile savaşmak üzere devasa bir donanmanın kurulmakta olduğunu ilan ettiler. Bu da İngiltere ile silahlanma yarışının başlamasına sebep oldu. Bu aynı zamanda iki cephe ordusuna çok daha az para aktarılması ve sonuç olarak 1914 muharebesinin kaybedilmesi anlamına geliyordu. 1914 yılında askerî liderler Rusya'nın yükselişi konusunda takıntılı bir hale gelmişlerdi ve kendilerine saldırmadan Rusya'ya saldırma planları yapıyorlardı. 1917'ye gelindiğinde ise bu planlar için çok geçti. Berlin Rusya'ya saldırmak amacıyla Balkanlarda meydana gelen bir terör eylemini bahane gösterdi ve harekete geçtiğin de Prusya Savaş Bakanlığı neşe ve coşkuyla dolup taşıyordu.
Sovyetler Birliği'nin Ortadoğu'ya yönelik ilgisi yeni değildi. Daha sonra ele geçirilen Alman belgelerinden anlaşılacağı üzere, Hitler ve Molotov'un Kasım 1940'taki toplantısında Sovyetler; İstanbul ve Çanakkale Boğazları'nda askeri ve donanma üssü kurma planlarının Almanlar tarafından kabul etmesini istemiş, "Batum ve Bakü'nün güneyinde Basra Körfezi yönündeki bölgenin, Sovyetler Birliği'nin büyük amaçlarının merkezi olduğunun" Almanlar tarafından tanınmasını talep etmişler. Almanların, Sovyetler'e saldırmasından sonra bu planlar rafa kaldırıldı. Savaşın sonunda, koşullar -kuzeydeki açısından- yerine getirilebilecek gibi göründüğü için, bu planlar tekrar ortaya çıktı. İran Sovyet işgali altındaydı, Türkiye müzmin tarafsızlığı ile izoleydi ve Sovyetler muzaffer ittifakın bir parçasıydı. Bunların üzerine atılan adımlar başarısız oldu. İran Azerbaycanı'nda kurulan "halk cumhuriyeti" devrildi ve Türk boğazlarında bir üs kurma talebi kararlı bir şekilde reddedildi.