Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alper Tunga Akkuş

Alper Tunga Akkuş
@alpertungaakkus
Ph.D. | Okumayı, anlatmayı gerçekten seviyorum. Bir şeyler keşfetmeyi, paylaşmaktan zevk alıyorum.
Bilgisayar Mühendisi
Doktora
Kocaeli
5 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Gecenin sessizliğinde aklıma ilk gelen “ iyilere daha sık evet, kötülere daha sık hayır demeyi ilke edin. “ cümleleri oluyor. ve sonrasında diyorum ki; içte kalan ukte ile yaşayamam ben. bu yüzden keşke demekten iyidir kendi sınırlarıma ulaştım diyebilmek. denedim diyebilmek. elimden geleni yaptım, emek verdim diyebilmek yarım kalmaktan iyidir sonunu getirmek.
Reklam
insan aslında yalnız ölmeyi hak etmez, etmemeli, ama ellerimizle, ama dillerimizle, veya yaptıklarımızla isteye isteye yalnız ölmeyi hak ediyoruz. veya hak edenler var.
Yalnızlığı nasıl tanımlarsın deseler: yalnızlık, virgüller gibi hareket eden insanların olduğu bir toplumda nokta gibi davranıp hareketsizleşerek nefes almaktır. İnsanın nefesini tutup ânı durdurarak düşünce nöbeti beklemek için iç dünyasına çekilişidir. Ama bir noktada şuna da inanmıyor değilim: Yalnızlık üzerine yüzlerce kitap yazılıp içerisinde

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
düşünmek yola çıkmaktır. herhangi bir yola değil, bizi hakikate götürecek yola koyulmaktır. düşünmek, eflatun’un mağarasından çıkmak için ayağa kalkmaktır. duvara yansıyan gölgelerin hakikatin kendisi değil, sadece gölgesi olduğunun farkına vararak ışığın kaynağına yönelmektir. düşünmek, ayağa kalktığınızda size müstehzi bir şekilde bakanlara
Uğraşmak Gelmiyor.
Yeni biriyle tanışmak yaş aldıkça inanılmaz zorlaşıyor. Gönül ilişkisi için yeni biriyle tanışmak zaman ve emek isteyen bir durum. Kafadan 6 ayda zar zor alışırsın tanıyacaksın da anılar biriktireceksin de ısınacaksın da.... Fark ettim ki 30'dan sonra çoook çookkk zor başlamak. Yorulmuşsan umutsuzsan canın konuşmak anlatmak ve dinlemek istemiyor. Hep bir tutukluk. Sabırsızlık. yüzeysellik. Zaten bitecekle başlayan ilişkiler. Emek versen ne olur ki zaten gidecekle devam eden süreç. İncelen ipler kopmuştur. Üzülsek de yalnız hissetsek de güvenmek zor. İnsan yine yine kırılmaktan korkuyor. Her şeyin altında yatan ana neden korku. Herkese kendimi sıfırdan anlatma gücünü kendimde göremiyorum. Daha doğrusu uğraşmak istemiyorum.
Reklam
"hayattan vazgeçmeye, bir ölünün ruhuna sahip olmaya, çabuk ölmeye karar verdim. fakat aniden, dışsal ve nesnel yollarla değil. gömülmeden önce bir ceset olmak ve ölümü doğal ve tesadüfi gösterecek şekilde intihar etmek lazım. işte benim keşfim: kendini istemli, silahla, ellerle, zehirlerle değil kendi ruhunla öldürmek. ölmek istediğini düşünmenin çabasıyla ölmek. ve yaptığım budur. işte benden öğrenmek istediğiniz şey. mutlu musunuz?"
“fakat herkes bilir ki hayat, yaşanmak zahmetine değmeyen bir şeydir.”
Hep romantik, aşk üstüne kitaplar okumak sizi sıkmıyor mu?
Bir Işık Arıyorum
“çok yalnızım, mutsuzum göründüğüm gibi değilim aslında karanlıklarda kaybolmuşum …bir ışık arıyorum, bir umut arıyorum uzun zamandır aradıkça batıyorum karanlık kuyulara kimse duymuyor çığlıklarımı duyan aldırış etmiyor çekip kurtarmak istemiyor bense insanların bu ilgisizligi karşısında ilgiye susamışım ümidimi yitirmişim biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim herşeye veda edeceğim. … ey iki adımlık yerküre senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!”
Uyumak yada uyumamak
Uyku ve uyanıklık arasındaki ince çizgideyim. Sanki tebeşirle çizilmiş de, parmağımla kurcaladığımda silinecekmiş gibi. Ama bunu hissederken parmağımı oynatamadığımı fark edebilmek gibi. Yine aynı anda, parmaklarımın uçtuğunu görmek gibi. Sen hiç siyah ve beyazın tam ortasındaki maviyi hissedebildin mi gözlerin kapalıyken? Her an uyanacağını hissettiğin bir anda, bir daha asla uyanamayacakmışçasına yatağa çivilendiğin oldu mu? Hiç sırtına sarıldın mı? Ya da sen, hiç yastığından daha güzel bir sevgiliyle karşılaştığın yanılgısına kapıldın mı?
Reklam
Yenilmek yada yenilmemek
“Kaybetmeyi bilirsen, hiç yenilmezsin.” Son sözleriydi. Gitti diyorlardı. Komik değil mi? İnsan varlığını dokunuşlarla sınırlayabiliyorlardı. Bu dünyaya gözlerini kapamak, başka bir dünyada uyanışın işareti olamaz mıydı? Kimse bilmiyordu, düşünmüyordu, inanmıyordu. Bazıları birbirini teselli ediyordu sözcükleriyle. Dahası, bu yalana kanıyorlardı. Bir insanın hayatta kapladığı yerin derinliği, sözcüklerle tasvir edilebilir miydi? İşte bunu fark eden kadın ağlıyordu. Sanki gözlerinde bir dünya taşıyordu. Gözyaşları toprağa süzüldü. Toprağa dokunan o son damla, tohuma kavuştu. Bazen bıraktıkların, sen olmaktan çıkıyor. Güneş, çiçeği okşuyor. Ateş böcekleri, güneşi söndürecek kadar parıltılı, eğer hissedebilirsen. Her gün birileri ölüyor. Her gün birileri doğuyor, belki de doğru şekilde ölmeyi bulabilmek için. Oracıkta bir krizantem çiçeği oluşuyor. Bir genç kız, çiçeğin minik yapraklarına dokunuyor. O kız, gözlerinde sanki kainatı taşıyor. Nasıl oluyor da o kız, hala gözlerimde yaşıyor?
Huzuru bulmak yada bulmamak.
Hayatın en büyük gizli tehlikesi bana göre insan yokuş aşağı dolu düzgün yuvarlanırken ona herşeyi bulanık bir görüntü şeklinde sunup bazı şeyleri unutturmasıdır. Her gün ama her gün aklımızı gündelik, kısa vadeli amaçlarla dolduruyor ve onların peşinde doğan güneş ve ardından gelen gece kararlığında sorgulamadan ayları yılları ve tabii ki bir
9/10 puan verdi
öncelikle tarihçi veya edebiyatçı olmadığımı belirteyim. bu nedenle kitabın içeriğinin ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğu konusunda bir yorum yapamam. şunu belirtmeliyim ki kitap bir otobiyografi olarak sınıflandırılırsa da bence tam olarak otobiyografi değil. kitabın başından sonuna kronolojik bir sıra yok. hayat hikayesini hayatı boyunca ilgilendiği bazı konu başlıkları altına almış. bu sayede kitap sıradan bir otobiyografiden daha çok makaleler setine dönmüş. akıcılık ve bilgi yoğunluğu sanırım ancak bu şekilde sağlanabilirdi. kendi hayatından bir başlığı anlatırken bu konuda dönemin yaklaşımlarını da sunması ve konuya dair bilgilendirmeler yapması kitabı sürükleyici kılıyor.
Tarih Notları
Tarih NotlarıBernard Lewis · Arkadaş · 2014440 okunma
Tarih Notları
Tarih NotlarıBernard Lewis
8.2/10 · 440 okunma
Hayat, An’ı yaşamak ve harekete geçmek üzerine…
"Daha önce bloguma yazdıklarımı buraya da aktaracağım. " Neden hayatımızda yeni başlangıçlar yapmak için ertesi haftayı ya da ertesi sabahı bekliyoruz ki! Neden harekete geçmekten bu kadar çok korkuyoruz! Ya da neden geçmişe dair pişmanlıklarımızla an’ı mahvediyoruz. Bizler an’ı yönetemedikçe, gelecek kaygısının kollarında
isvicreli bilimadamlarina kızgınım..
yeni sayilabilecek arastirmalarda, epileptiklerin ve beynin bazi bolumlerinde elektrik yuku duzensizligi bulunan insanlarin olaylari dogaustu bicimde yorumlamaya cok daha yatkin olduklari bulunmus. basit dunyevi olaylari bile iliskilendirirken, neden sonuc iliskilerini gormekte zorluk cekiyorlar ve aralari boyle bir dogaustu dolgu maddesiyle dolduruyorlar. tabii ki bu "dolgunun" tam olarak ne oldugu kulturleri, tarihleri, egitimleri, sartlandirilmalari tarafindan belirleniyor. fakat daha da ilginci, elektrik yuku duzensizligi ne kadar fazlaysa, dogaustu tecrubelerin siddeti de artiyor. dolayisiyla eskiden transa gecip baska dunyalarla iletisime gecen samanlarin, aslinda cesitli tarzdaki epilepsi krizlerine girdikleri saglam bir fikir ( hele ki tabii ki mantar gibi halusinojenik maddelerle destenlendikleri gercegiyle birlesince). bilimsel metodla bu iliskiler mumkun oldugunca aciga cikarilir ve fenomeni aciklayan en iyi model bulunur, yeni bilgiler isiginda model guncellenir.
Reklam
2019 OKUMA HEDEFİ
0/50 kitap - %0 tamamlandı
Henüz kitap okumadı
50 kitap
0 sayfa
1 inceleme
0 alıntı