Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün, sensizlikten sonra bir gün Bir şey eksik, Ya da birçok şey Yüreğim sanki yok gibi bir şey Yüreğimin yarısı sendin, Diğer yarısıyla da seni seviyordum Oysa şimdi sen yoksun, Yüreğim yarım Ve ben hala seni seviyorum Ama acıyor diğer yarım Belki bu yüzdendir, hep içimden ağlamalarım Murat Şahan
Yazarken
Düşünüyor insan yazarken- gerçekten bunları benden başka okuyacak kimse var mı diye. Yani laedri olarak gönderebilirim tabii ki her daim dünyaya, ama benim altımda benimle alay etmeden okuyacak, benim yazdığımı bilecek... İşte burada duraksıyor insan. Etrafta başkaları da varken yazmak çok garip değil mi? Sanat sanat içinse yazmak da benim için
Reklam
Herkese iyi geceler
Çok şey soruyorlar; Nerelisin, yaşın, hangi bölüm? Evet çok şey soruyorlar gerçekten Sonra... cevaplara göre tartıyorlar. Konuşmaya devam edeyim mi diye. Yapayın yağmurlar yağıyor hâla Yağmurlar yağarken yapmayın. Şiir sorun mesela,bir şarkı bir film Ne bileyim bir konu hakkında tartışan Ama zaten yağmurlar yağarken Soru yağmuruna tutmayın İnanın çoğunun cevabını bizde bilmiyoruz. ★Gizlilik güçtür ama Belkide kafaya takmamak daha Büyük güçtür★
Evimize gelişin güzeldi sonrası daha güzel
LED ışıklı olan süs eşyalarına bayılırken kardeşim bunu getirmişti. İlk kontrol ettiğim şey: Gece kitap okumama yetebilecek kadar ışık verip vermediğiydi. -Çünkü mumlar el yazısı için kullanışlı ama okumak için o kadar değil.- Sonra mutlu haberi verince baktım ki ışığı olmasına rağmen cansız duruyor. "Hoş geldiin, sen evimize katılırken bakalım biz sana neler katabiliriz?" deyip onu birkaç gün sonra bu hâle getirdim. Sonradan öğrendim ki, erkek kardeşim de seviyormuş ama benim ondan daha çok sevdiğimi ve benim için daha kullanışlı olacağını düşündüğü için bana vermiş. Benim için özel olan eşyalarımı paylaşmayı o kadar sevmem - çünkü başkaları için özel konumunda olmuyorlar genelde- ama "Olayı öğrendim teşekkür ederim, bunda ortaklık teklif ediyorum, bence kabul etmelisin. -düşündüğünü görünce- Etmezsen çokta ısrarcı olmam ona göre." deyip pis pis gülmüştüm. Direkt ona da verebilirdim ama paylaşma fikri daha özel hissettirmişti o yüzden öyle yaptım. Ve "Şeyy, şimdi ortak olduk ya, senin eklemek istediğin bir şey var mı tabi becerime göre?" demiştim. Ve "Hayır, gayet hoş ve bana da hitap ediyor." cevabını almıştım. Kabuklara laf eder veya aşırıya kaçan bir uğraşma ile beni pişman eder sanmıştım ama kardeşimin büyüdüğünü ve cici olduğunu gördüm. Buna da en az hediye kadar sevindim hatta anne edasıyla duygulandım biraz. Ama lafta gülen ve sinir bozucu bir tonda "Beğenin kalite kazanmış, böyle devammm şirin çocuk." deyip gitmiştim. Çünkü kardeşlik dengesi böyle işliyor: biri normal davranıyorsa öbürü illa ki anormal davranmalı...
Sen nerdesin, Mutlu musun?
Aslında hiçbirimiz olduğumuz yerde mutlu olamıyoruz Hep mutluluğu uzaklarda arıyoruz, Mutluluk hep uzak bir yerdeymiş gibi zannederiz, Ulaşılması zor ve güç... Hep aynı yemek yemek sıkarmış insanı Hep aynı şehir bayar mı insanı, Farklı tatlar ararsın ama sonra özünü özlediğini fark edersin. Peki neden farklı tatlar ararken alışık olduğumuz tatları yerle bir ederiz? Onu her şeyiyle tanıdığımız için mi? Nerdeyim ben? Olduğum yerden sıkıldıysam, bulunduğum yerin suçu ne, burda sorun sensin sıkılan sensin. Kim haklı? Kim haksız? Bulunduğum yer mi? Yoksaaaa... Bir yeri beğenip özünü gömen mi?
Ey Küfeli, dinle! Sen de Ben de Biliyoruz ki, bu Deve senindir
BİR gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den, bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış: - Ver o dişi deveyi bana! demiş. Tartışma büyümüş, Küfe'den gelen adam, "Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye'ye yansımış. Halk meydanda toplanmış... Muaviye, Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış: - Bu dişi deve Şamlınındır! Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş: - Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Cemaat hep birlikte bağırmış: - Şamlınındır! Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış: - Ey Küfeli, dinle! Sen de Ben de Biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!"
Reklam
Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. Sonra, aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum. O beni çoktan unutmuş olacaktı. KMM'
Ben bazı insanları hayatımdan çıkardıktan sonra mutlu olduğum zaman, onları sevmediğimi anladım.Koca bir yük gibi onları kalbimin heybesine eklemiştim meğer. Gidişleri o kadar güzeldi ki bir kere daha sevdim kendimi onlar gidince .Nimet bu nimet. geldiler bana ne kadar değerli ve iyi biri olduğum hatırlatıp defoldular .onlardan sonra aldığım her nefes o kadar iyi geldiki ben yalnız değilmişim meğersem, yalnızlık şifaymış. o çok yorulduğumuz günlerde, erken uyanmak zorunda olduğumuz , uykuyu en çok istediğimiz anlarda hani yapamadık ya ben sanki yıllarca uyudum işte o kadar güçlüyüm içimde öfke yok bu nasıl güzel bir his. Ah zavallı o Artık o bir masa evet evet masa Oh be sonunda sonunda bir A^m A^ olan ben görüyorum Ben bir fareyi aslan yapmaya çalıştım. ama o fareydi işte .sonunda en azından bu hikayenin spnunda ona fare olduğunu hatırlatabildim . Oh beeeeeee oh beeee ohhh🥹
dağlarımdan ölümsü öyküler getirdim sana. çünkü yalnız ölüme çarpıyor yüreğim yaşam sığmıyor ona yalnız ölümler, ölümler, ölümler toplayışım bundan. -hem bir tek buna yetiyor donuklaşan kalbimin gücü- gittiğim her kentten ölümler adımladığım her sokaktan, -bir sürgün yabancılığıyla adımladığım...- sonra dağlarımdan, dağlarımdan ölümler toplayışım
Sen beni çok sonra anlayacaksın.Ama iş işten geçmiş olacak.
Reklam
İyileşiyorum..
Neyin varsa kaldırıp çöpe attım saçlarımı kestirdim hemen sarıya boyattım birtanem diye kaydetmiştim ya hani telefonuma sildim derhal herkes gibi adını yazdım. Sensizlik bana çok iyi geldi ne kadar da ihmal etmişim kendimi umrumda değil iyi ki bitti omuzlarımdan koca bir yük gitti çoktan alıştım yokluğuna inan ki .. Attım kendimi sokaklara dokundum sarhoş yabancı ellere üstelikte hiç pişman olmadan ama halimden hiç memnun kalmadım . Aslında iyiyim gerçektenbir kere özgür hissediyorum carpraz yatiyorum yatakta oh be diyorum her şey tamamen benim artık canım ne isterse onu yapıyorum ama bazen bilhassa akşam olurken bir tuhaflik olmuyor değil sizliyorum, özlüyorum resimlerini atamıyorum mesela bakamıyorum kızıyorum çok kızıyorum üzmek istiyorum seni canını yakmak istiyorum sonra yatisiyorum sana da üzülüyorum ama iyileşiyorum ya iyileşiyorum..
Bir üç beş on fark etmez çabalarım, ama canım yanarsa , pır yokum. Sonra karşı tarafın canı sıkılsın
Her şey yerli yerindeydi. Tam bir cennetti. Yaradan’ın avucundaki bir mücevher. Sonra Yaradan, erkeği yarattı. Yanında da kadını. Hepimizin anne ve babasını. Onlara bir seçim sundu. Ya karanlığa kapılıp gideceklerdi, ya da ışığa tutunacaklardı. Ama onlar yasak meyveyi yediler. Masumlukları yok olmuştu. Ve Adem’den bu yana, on nesil boyunca günah aramızda yürüdü. Kardeş kardeşe karşı… Millet millete karşı… İnsanlık, Yaradılış’a karşı… Birbirimizi öldürdük. Dünyayı kirlettik. Bunu biz yaptık. Bunu insanlık yaptı. Her şey çok güzeldi, her şey çok iyiydi ama biz mahvettik. #NOAH
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.