Hikaye
Senin dudakların pembe Ellerin beyaz, Al tut ellerimi bebek Tut biraz! Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden serinliğe hasretim
En güzel yaşımdı...
youtu.be/4Hd5pdDhF1E Garip, bu sefer sensin, kaçıran bakışlarını Bir kez korkmadan anlat, ne varsa yaptığını Onu nasıl sevdiğini, beni nasıl unuttuğunu… Bittiğinden kararsız, bu yüzden tutarsızım da Bana dert olan aynı şey hala Tam geçmiş sanıyorken, neden yarımım karşında ? Islattığın dudaklar, bayadır aklıma takıldı Öyle durdum düşündüm, siyahtan karaydı Hasta mıyım anlamadım neyim ben ? Kaldım aynı, değişmek biraz zor karardı Öyle güzel gülerdim, en güzel yaşımdı Parça parça izlerini içimden, silemem… Rahat rahat yeter mi, bu şehir birden ikimize ? Yaşayamam bir daha karşıma çıkar mısın ümidiyle… Şekersiz
Reklam
Artık şundan eminim; insanın geçmişi ya da geleceği görebilmesi için biraz deli, yaşamı anlayabilmesi için yaşamın biraz dışında olması gerek.
EŞEGİN GÖLGESİ
Eşeğin Gölgesine Gösterilen İlgi? Atina’da önemli bir soruna çözüm aranırken kürsüye fikrini söylemek için filozof Demostenes çıkar. Ancak kekeme olduğundan sözünü dinletemez. İnsanlar sürekli kendi aralarında konuşmakta, filozofu dinlememektedir. Bunun üzerine Demostenes, “Bir hikaye anlatıp ineceğim” diye bağırır ve sessizlik olunca anlatmaya başlar: “Bir yolcu Atina’dan Megara’ya gitmek için bir eşek kiralamış. O eşeğin üzerinde, kiralayan eşeğin sahibi de yayan olarak yanlarında beraber yola çıkmışlar. Derken öğle sıcağı bastırmış, biraz dinlenmek ve öğle yemeği yemek için durmuşlar ama hiç gölgelik yokmuş ve eşeğin sahibi hemen eşeğinin gölgesine sığınmış. Eşeği kiralayan, ‘Sen çekil gölgede benim oturmam gerek’ demiş. Eşeğin sahibi itiraz etmiş: ‘Tabi ki ben oturacağım, çünkü eşek benim.’ Yolcu; " Ama eşeği kiraladım’ deyince de, ‘Ben sana eşeği kiraladım gölgesini değil’ cevabını almış ve tabi sonunda aralarında kavga çıkmış. Hikayeyi dinleyen herkes dikkat kesilmiş ve hikayenin sonunu bekliyormuş ama Demostenes bu noktada kürsüden inmiş ve uzaklaşmaya başlamış. Dinleyiciler," Hey ne oldu sonunda? Hikayenin sonunu anlat” diye bağrışmaya başlayınca Demostenes kürsüye dönmüş ve demiş ki; “Ben sizin için çok önemli bir konuda bir şeyler anlatmaya çalışıyorum ama siz eşeğin gölgesini merak ediyorsunuz. Artık ne fikrimi söyleyeceğim ne de öykünün sonunu” ve yürüyüp gitmiş.
Bu akşam ruhuma uygun, mavi taftadan bir tuvalet giydim, Ayla Abla Sen de artık bir irmik helvası yaparsın İrmikler pembeleşince (Sen de pembeleşirsin) İrmikler tane tane olunca (Sen de dağılırsın köşe bucağa)
Metis yayınları, pdf
Ne kadar okursam okuyayım en güzeli hep Lennie
Lennie yalvarmaya başladı. "Hadi George, anlat bana. Ne olursun, George ! Eskisi gibi anlat yine." "Hoşuna gidiyor değil mi ? Pekâlâ anlatayım." ."Bizim gibi çiftlik ırgatlığı yapanlar, dünyanın en yalnız insanlarıdır,"dedi."Ne aileleri vardır,ne de yerleri yurtları.Bir çiftliğe gelir,çalışır didinir,biraz para kazanır,sonra kente inip o parayı çar çur ederler.Ondan sonra bir bakarsın,kuyruğunu kıstırıp başka çiftliğe giderler.Yaşamdan hiçbir beklentileri yoktur." Lennie mest olmuştu. "Tamam. Tamam! Şimdi de biz nasılız, onu anlat." George devam etti; '' Biz onlar gibi değiliz. Bizim bir gelecek planımız var. Derdimizi paylaşacak, bizi seven biri var. Başımızı sokacak yer bulamadık diye barlara dalıp paramızı son kuruşa kadar harcayanlardan değiliz biz. Öyleleri hapse girse, kimsenin umurunda olmaz. Ama biz öyle değiliz. Lennie atılıp sözünü kesti. "Biz öyle değildiz! Neden değiliz? Çünkü sen bana bakarsın, ben sana bakarım da ondan." Sevinçle güldü. "Şimdi devam et, George!"Pekâlâ! Günün birinde ... parayı denkleştireceğiz, bir evimiz olacak, bir iki dönümlük bahçemiz olacak, bir ineğimiz, koca bir sebzeliğimiz olacak , Tavşan kümesimiz olacak. Tavuklarımız olacak , Kışları yağmur yağınca , boşver işi gücü diyeceğiz , sobamızı yakacağız , oturup yağmurun damlardaki sesini dinleyerek keyif çatacağız , GEL KEYFIM GEL "
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.