BELKİ YİNE GELİRİM
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
Her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü
Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
Bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
Ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
Yırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlaka
Hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir
Ölümü ne pahasına olursa olsun reddeden çağ insanı, yaşlanmaktan ve bir şeyleri kaçırmaktan ölesiye korkuyor, sürekli yenilik ve heyecan peşinde koşuyordu. Herkesin uzun yaşamak istediği ama kimsenin yaşlanmak istemediği çelişkili zamanlardaydık.
Bizim niyetimiz, ölesiye bu köyde yaşamak. Şehirlerde, kasabalarda gözümüz yok. Yarın sen başını alıp gideceksin, biz bu sütü bozukla kalacağız. İyi kötü her kahrını çekeceğiz. Allahın verdiği bir çıban gibi!
Şimdi bize düşmandır, derdimizi sana duyurduk diye, geçecek karşımıza, daha bir düşman kesilecek! Köylük yerinde Muhtar bir insana düşman olmasın! Muhtarın düşman olduğu her insan bizim halimize düşer. Belki düşmez, ama varsıl olursa! Eee; biz yoksuluz dedik sana! Hem yoksul, hem Muhtarın düşmanı ol, felaket!