Budin'den İstanbul'a doğru yola çıkarken Tuygan Paşa yanımıza bir çavuş ile iki yeniçeri katmıştı. Bunlar kaşarlanmış, hilekâr, hinoğluhin kimselerdir. Hemen hepsi de genç yaşta Hristiyan memleketlerden devşirilmiş, yahut da harplerde esir düşmüş ve sünnet edilerek Türk olmuşlardır. Harplerde bunlar öteki Türklerden daha kötüdür. Hristiyan esirleri asla serbest bırakmazlar. Zira kendileri bizzat köledirler ve kölelikten başka bir şey bilmezler. Fakat hepsi de padişahtan gündeliklerini muntazaman alırlar. Bunların haddi hesabı yoktur. Bizde böyle bir şeye inanılmaz. Bir defa gelip birliğine katılan bir daha ayrılmak istemez. Menfaati uğruna anasını babasını unutup inkâr eder. Tıpkı Bosnalı bir domuz çobanı iken padişaha damat olan Rüstem Paşa gibi. Rüstem Paşa'nın kardeşi Sinan Paşa da böyledir.
Reklam
hmm
Yaşamın olağan zincirlerinden, artık sadece hep daha iyi bilmek için yaşayacak kadar kurtulmuş olan bir insan, öteki insanların gözünde bir değere sahip şeylerin birçoğundan, hatta hemen hemen hepsinden, hiçbir kıskançlık ve sıkıntı duymadan vazgeçebilmelidir; arzu edilir bir durum olarak insanlar, töreler, yasalar ve şeylerin geleneksel değerlendirilmeleri üzerinde özgürce, korkusuzca süzülmek ona yetmelidir.
Hiç :D
İnsan on bir tane poğaça yiyemez mi? Acıktıysa yer tabii; bırakın yesin, sağlığına dikkat etsin ; bunda şaşılacak, gülünecek ne var..
Hiç :D
Neden koşturayım, mücadele edeyim, acı çekeyim, kendimi paralayayım ki?
:D
Paçavra değilim ben. Ben bir paçavra değilim.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.