İslam ülkelerinde çalışmalarda bulunan misyonerler öncelikle bu ülkelerde yaşayan gayrimüslim azınlıkları, Protestan ya da Katolik öğreti­ lere çekmeye ve onlar arasında etnik-bilincin uyanmasını sağlamaya ça­ lışmışlardır. Bu çabaları zamanla İslam ülkelerindeki Müslüman halka yö­ nelik Hıristiyanlaştırma faaliyetleri izlemiştir.
Rejimin kuklalan haline gelen diyanet görevlilerinin, İlahi hükümleri gizleyerek, gerçeği tevil ve tahrif ederek, kapitalizmi kutsayarak anlattıkları din, batıl bir dindir. Düzenin okullarında ve düzenin menfaatlerine paralel olarak anlatılan, İslam'ı namaz, oruç, gibi bazı ferdi ibadetler olarak empoze eden resmi din, batıl bir dindir. Kur'an'ı Kerim'i dikkate almayan hocalarını, şeyhlerini veya üstadlanm ilahlaştırmaya çalışan, onların her sözünü ayet, her hareketlerini keramet kabul eden kimselerin içinde bulundukları din, batıl bir dindir. Kurtuluşlan ancak ve ancak İslam'da olan insanlara, İslam'ın karşıtı olarak bir dünya görüşü, bir yaşam tarzı, bir hayat şekli öngören her ideoloji, her izm, İslam'ın karşısında batıl bir dindir. Bu batıl dinlere inanmak, bu batıl dinlerin dünya görüşünü benimsemek ve bu batıl dinleri yaşamak ile, “Benim dinim bu ideoloji veya bu İzm'dir” demek arasında hiçbir fark yoktur!. Her iki halde de insan, İslam gerçeğinin dışında kalmıştır. Nitekim Kur'an'ı Kerim'de de beyan edildiği gibi., İslam'dan başka din arayan, İslam'dan başka dinlere yönelen kimseler, zaten İslam üzere değildir. “Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.”
İNSAN DERGİSİ YAYINLARI
Reklam
Albert Pike - Palladium
Pike’in planı hem basit, hem de etkili idi. Pike, Komünizm, Faşizm, (Nazizm) Siyasi Siyonizm gibi ideolojileri kullanarak, üç büyük savaşın ve üç büyük ihtilalin çıkarılmasını planlamıştı. Pike’in planına göre; “Birinci Dünya Savaşı çıkarılarak, bu savaşın sonunda Çar (İlluminati tarafından) devrilerek, ülke ateist-Komünistlere teslim edilecekti. Birinci Dünya Savaşının çıkması için, İngiliz ve Alman imparatorlukları arasındaki anlaşmazlıklar körüklenecekti. Savaş sona erdikten sonra, Rusya’da komünist bir rejim kurulacak ve bu rejim, hükumetleri ve dinleri zayıflatmak için kullanılacaktı. İkinci Dünya Savaşı Faşistler (Naziler) ve Siyonistler arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklanacaktı. Bu savaşın sonunda Nazizm yok edilecek ve Siyasi Siyonizm’in gücü arttırılarak, Filistin’de bir İsrail Devleti kurulacaktı. Yine İkinci Dünya Savaşı sırasında Enternasyonal Komünizm güçlendirilerek, bütün Avrupayı tehdit eder bir duruma getirilecekti. (İkinci Dünya Savaşı sonrası Roosevelt ve Churchill’in politikaları, bu bilgilerin ışığında şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.) Üçüncü Dünya Savaşı, İlluminati’nin Siyonistlerle İslam dünyası liderleri arasındaki anlaşmazlıkları körüklenmesi ile çıkarılacaktı. Savaş, İslam (Arap dünyası) ile Siyasi Siyonizm (İsrail Devleti) karşılıklı olarak birbirini yok edecek şekilde yönetilecekti. Geride kalan milletler, bu konuda yeniden kendi aralarında bölünecek ve aralarında savaşacaklardı. Bugün Ortadoğu’da yaşananların bu plana uygun olarak gelişmediğini kim iddia edebilir?
İslâm,diğer bütün dünya dinleri gibi, mensuplarına sadece bir “iman edilecekler listesi” sunmuyor. Bu inançların ve diğer ahlaki ilkelerin bir yaşam biçimi haline gelmesini öngörüyor.
İslam tüm dünyayı sarmıştır..
Güneş doğar doğmaz, nasıl ki bütün ufukları nurlar içinde bırakır, islamiyet de zuhur eder etmez böylece dünyanın her tarafını manevi nurları ile aydınlatmaya başlamıştır. Ancak ara sıra havada beliren bir takım karanlık bulutlar bazı yerleri güneşin ışıklarından mahrum bıraktığı gibi, birtakım zararlı olaylarda İslamiyet'in feyzinden bazı ülkeleri belli bir süre için mahrum bırakmıştır. Müslümanlığın süratle yayılmasına, müslümanların ilerlemesine engel olmuştur. Bu olaylar ise bir kısım Müslümanların yanlış hareketlerinin sonucu olmuştur.
Müthiş bir itiraf, Kesinlikle okuyalım..
Avrupa'nın en büyük düşünürlerinden •••Bernard Shaw••• kitabında diyor ki. Hayrete değer hayatından dolayı Hz Muhammed'in dinini daima en yüksek bir saygı ile karşılamaktayım. Hayat aleminin değişen safhalarına göre temsil kabiliyetine sahip ve her zevke hitap edecek kudreti olan yegane din odur. bütün dünya benim gibi meşhur bir adamın sözlerine şüphesiz önem verir. Ben Müslümanlığın yarın ki Avrupa için kabule değer olacağını söylemiştim.İşte Müslümanlığı bugünkü Avrupa'nın, kabule değer gördüğünü görmeye başladık. Ortaçağ papazları ya cehalet ya da taassup dolayısıyla Müslümanlığı en karanlık renklerle tasvir etmişlerdi. Gerçekte Bunlar Hz. Muhammed'den de dininden de nefret etmek üzere yetiştirilmişlerdi. Bu yüzden onlara göre Hz Muhammed Haşa Bir deccaldi. Ben bu hayrete değer kişiyi inceledim, benim düşünceme göre deccal demek bir yana onun insanlığın kurtarıcısı olarak tanımak lazımdır. Bana kalırsa şayet onun gibi bir insan çağdaş dünyanın diktatörlüğünü ele alırsa dünyayı barış ve mutluluğa kavuşturacak surette dünya meselelerini halleder. Gelecek çağda Avrupa, bu dinin meseleleri çözümleme deki faydasını belki daha fazla takdir eder. Daha şimdiden benim milletime ve diğer Avrupa milletlerine mensup birçok insan bu dine girmiş bulunuyor, bu suretle Avrupa'nın islamlaşmaya başlamış olduğunu söyleyebilirim.
Reklam
Lord Hadly diyor ki:
Avrupalıların hallerine hayret edilir. Onlar yenilecek, içilecek ve içinde oturulacak şeylerin en güzellerini araştırır dururlar da dinlerin en güzelini araştırmazlar.
Fransız yazar ve Filozof Alexis Loison
Yeni teknoloji keşifler veya ilim ve irfan yardımıyla çözümlenen meseleler arasında hiçbir mesele yoktur ki, İslamiyet'in esaslarıyla çelişsin.
1914 yılında Müslüman olan İngiliz Lord Hardly
Tarafgirlik ve taassup, birbirine hasım olan Hristiyan kiliselerini harabeye çevirmiştir. Birlik dini olan Müslümanlık hakkında bunu söylemeye imkan yoktur. Müslümanlar arasındaki ayrılıklar dikkate değer değildir.
364 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.