"İslâmın en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslâmiyyeti bir ağaca benzetirsek, başka kâfirler, fırsat bulunca, bu ağacı dibinden keser. Müslimânlar da, bunlara düşman olur. Fekat, bu ağaç bir gün filiz verebilir. İngiliz böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder. Besler. Müslimânlar da, onu sever. Fekat, gece kimse anlamadan köküne zehr sıkar. Ağaç öyle kurur ki, bir dahâ süremez. Vah vah çok üzül- düm, diyerek müslimânları aldatır. İngilizin, İslâma böyle zehr salması demek, para, mevkı’ ve kadın gibi, nefsânî arzûlar karşılığında satın aldığı yerli münâfıkların, soysuzların elleri ile, İslâm âlimlerini, İslâm kitâblarını, bilgilerini ortadan kaldırmasıdır."
Necip Fazıl "Ağa Camii"nde bir vaaz vakti yola gelmektedir. Bir Nakşi Şeyhi olan Abdülhakim Arvasi ile karşılaşması, Necip Fazıl'ın milâdını teşkil eder:
"Benim Efendim."
Milâdın tecellisi var. Tecellinin levhi, Büyük Doğu'nun sahifeleri. Büyük Doğu otuz altı yıllık bir hikâyedir. Bir nehir roman.
"Muhammed aleyhisselam her zamanda, her memlekette, dünya yaratıldığı günden, kıyamet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların her bakımdan en üstünüdür."
kuddise sirruhu
Abdülhakim Arvasî Hazretleri (...) şöyle diyor: «— Tasavvuf, beşerî sıfatlardan çıkıp meleki sıfatlar ve ilâhî ahlâk ile vasıflanmaya mahsus bir hal...»