Babası, yorgun yolculuklarından döndüğünde, anası bahçeye masa kurar bir Yeni Rakı parasına kıyar, babasına ciğer kızartır, salatalık soyar, beyaz peynir, kavun kordu önüne.
Mevsim kış ise, sobanın üstünde pastırma buğu yapardı şerefe. Soba, eski, kalın duvarlı evi çok iyi ısıtırdı, ve babası kafayı tütsülediğinde hep emeklilik düşleri kurar, rahat yüzü
görecekleri günleri anlatırdı sevdiklerine. Babasının yazları, zerdali ağacına astıkları ampulün verdiği sahte masal havası içinde anlattığı, emekliye ayrılıp da çocukları da adam olduğunda sahip olacakları «kendi evlerinin», «kendi bahçelerinin» gün doğduktan sonra uyanmaların, yatakta gazete okumaların, her gün meyve, et yemelerin masalı güzeldi gerçekten.