John Bowlby, Theodor Reik, Erik Erikson ve çağdaşlarının çalışmalarında, ana akım psikanaliz, ataerkil ailenin ve toplumsal cinsiyete dair uzlaşımsal tanımların güçlü bir ideolojik dayanağı haline gelmişti.
Her ne kadar yorumcuları yerine, hatalı bir şekilde Freud’a daha fazla saldırılmış olsa da, bu gelişmeleri izleyen feministlerin psikanaliz eleştirileri böylece haklı gösterilmişti.