Kabile insanı ile modern insan arasındaki başlıca ayrım, birincisinin devlet aygıtı veya sınıf ayrımları ile bozulan insan ilişkilerinin bulunmadığı bir toplumda yaşamasıdır.
Sayfa 50
Devlet ve toplumsal sınıf biçimleri varlığımıza o kadar derinden işlemiştir ki, onları doğal olarak kabul eder ve insan varlığının dokusunda ne kadar büyük bir fark yarattıklarını kavrayamayız.
Sayfa 50
Reklam
Bazıları insan hayatının önemli olduğunu sanıyorlardı... Ne laf ya! Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insanlardır
Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insandır. Yakacak insan olmazsa soba söner. Sönen yanmayan bir sobanın da hiçbir yararı yoktur. Ama öte yandan bu insanlar da devlet olmadan yaşayamazlar. Sobayı tutuşturan yakan onlardır. Sobayı yanar tutmakla görevli olanlar da ona yakıt temin etmelidirler. Her şey buna bağlı!
- Her suçta hepimizin az-çok mutlaka bir payı vardır. - Gerçekten cennete gitmek istiyor musun? Öyleyse daima adil ol. - İşlediği suçtan dolayı pişmanlık duymayan insan çok azdır; pişman olduktan sonra tekrar suç işlemeyen insan da çok azdır. - Tanrım, beni adaletin ayaklar altına alındığı bir toplumdan uzak tut! - Adaletin olmadığı yerde korku hakimdir. - Haksızlıkların artması, cesur insan sayısının azaldığını gösterir. - Affet ki gerçek acının ne olduğunu anlasın. - Tek başına kalsan da hak ve adaletten ayrılma; bugün bu davranışın nedeniyle zarar görebilirsin, hatta öldürülebilirsin, ama yarın heykelini de diktirebilirsin. - Adalet, dürüst insana cesaret; dürüst olmayan insana da korku verir. - Yargıçları adalet dağıtmayan bir ülkede, düzgün giden hiçbir şey olamaz. - Yasaların suç saymadığı suçlar da vardır. - Bir topluma kötülük tohumları mı ekmek istiyorsun? İşlenen suçların cezasız kalmasını sağla. - Hak; verileni almak değil, senin olanı hak ettiğini almaktır. - Rüzgar eken fırtına biçer. - Adaletsiz yönetici, adalete vereceği hesabın korkusuyla yaşar. -Adaletin olmadığı yerde yalan, şiddet ve zulüm vardır. -“Devletlerin çöküş dönemlerinde vatandaşların adalete olan güvenleri kalmamıştır” sözünü, tersten de şöyle söyleyebiliriz: Vatandaşların adalete olan güvenlerinin kalmadığı bir devlet, çöküş dönemine girmiştir.
Kadını üniversiteye,devlet dairelerine kabul ederek özgür kılıyorlar, ama ona yine zevk nesnesi olarak bakıyorlar. Halihazırda yaptığımız gibi,kendisine bu şekilde bakmayı öğretirseniz,kadın hep ilkel bir yaratık olarak kalacaktır.Ya da aşağılık doktorların yardımıyla gebe kalmamaya çalışacak,yani hayvan derecesine bile değil,bir eşya derecesine düşen fahişe ya da çoğu vakadaki gibi manevi gelişim olanağından yoksun,ruhen hasta,isterik,mutsuz bir insan olacaktır.Lise ve üniversite bunu değiştiremez.Bu ancak erkeklerin kadınlara ve kadınların kendilerine bakışın değişmesiyle mümkün olabilir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.