Hayatta en büyük vazife ve saadet olarak şunu almak lazımdır: bize yakın ve uzak olan bütün insanlara yardım etmek, bütün insanların iyiliğine çalışmak.
Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız. Hayatta en büyük vazife ve saadet olarak şunu almak lazımdır: bize yakın ve uzak bütün insanlara yardım etmek, bütün insanların iyiliğine çalışmak...
Reklam
Loş ışıkta okumak gözü bozar mı? Çocuklar battaniyenin altına girip el feneri ile kitap okumayı çok severler. Belki de bu şekilde gerçek dünyadan uzaklaşıp kitaptaki dünya ile bütünleştiklerini hissederler. Büyüyüp gözleri bozulduğunda da bunu eski çocukluk alışkanlığına bağlarlar. Annelerin çocuklarını en sık uyardıkları hususlardan biri de
Sayfa 85 - AykırıKitabı okudu
Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine Görelim görmeyelim karşımızda dururlar Gerçeğimize en yakın ve en uzak.
Sayfa 117
Belkide aşk bir batıl inançtı, yalnızlık gerçeğini kendimizden uzak tutmak için ettiğimiz bir dua...Yıldızlar birbirlerine yakın görünüyordu ama aslında aralarında milyonlarca kilometre mesafe vardı. En nihayetinde belki de aşk inanılmaz parlak ve asla ulaşamayacağımız bir şeye özlem duymaktı.
Sayfa 245 - Martı Yayınları
Nazım için üç türlü yaşama şekli vardı. İlki, yaşadığının farkında olmadan yaşamak. İnsanların çoğunun böyle yaşadığını düşünürdü. Yaşamanın ihtiyaçların karşılanmasından ibaret olduğunu düşünen insanlardı bu yaşam şeklini tercih eden insanlar. İkincisi, yaşadığını hissettiren tüm eylemlerin farkında olarak yaşamaktı ve şüphesiz bu en saadetli yaşam şekliydi. Düşünmek, okumak,sevmek,dövüşmek,sevişmek,işitmek,eğlenmek,nefret etmek,çalışmak gibi eylemleri, hisleri bile bile hissetmek yaşamaktı. Esas olan buydu. Dolu dolu yaşadığını hissetmekti bu. Üçüncüsü ise tıpkı bir vazifeyi yerine getirmek gibi yaşama şekliydi. Verilen sözleri yerine getirme vazifesiyle yanıp tutuşarak yaşamaktı. Erdemli ama sıkıcı bir yaşam şekliydi belli ki. Kuşkusuz ölmek ve Tanrı'ya geri döneceğini bilerek yaşamak da bir vazifeydi. Nazım'ın tercih ettiği yaşama şekli ise bu üçlemenin hepsini kapsayan bir gerçek saadetti. Esarette de özgürlükte de, içeride de dışarıda da , sevgilinin avuçlarının arasında, bedeni yakın ya da uzak fark etmeksizin sevebiliyor olmak, doğayı özgürce izleyebiliyor olmaktı yaşamak.
Sayfa 160
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.