İbni Sina, ilaç olarak iki sevgiliyi evlilik bağıyla birleştirmeyi öneriyordu; o zaman aşk hastalığı geçiyordu...
İbni Sina aşkı, insanın karşı cinsten birinin yüz çizgilerini, el kol devinimlerini ve davranışların durup durup düşünmekten doğan sürekli bir hüzün düşüncesi olarak tanımlıyordu...
Reklam
“Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile kokmaz mı aynı güzellikte ?”
Öyle bir gül idi ki yanındaki de özlüyordu, uzağındaki de; kokusunu alan da mest düşüyordu, hasretini duyan da. Gülün adı Muhammed, varlığı Ab-ı Hayat'ın pınarıydı.
Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy. Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker. Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları, bahçecilik, ne olursa. Beyniniz atıl kalmasın. Atıl kafa, iblisin tezgahıdır. İblisin adı da, “alzheimer”dır. Küçük şeylerden zevk almaya bakın. Sık sık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin. Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi; aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigarlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, komşu illerde ya da dış ülkelerde dolaşın; ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin. Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta. Unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.
"Gülün adı değişse gene aynı kokmaz mı?"
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.