"Şüphesiz ki iyi kimseler kafur karıştırılmış bir kaseden süt içerler. (O) Allah'ın has kullarının kendisinden içtikleri ve diledikleri gibi akıttıkları bir pınardır. Onlar adaları yerine getirirler ve kötülüğü yaygın bir günden korkarlar. Yemeğe olan sevgilerine rağmen yoksula, yetime ve esire yemek yedirirler. Biz size ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne bir teşekkür isteriz. Çünkü biz Rabbimizden asık yüzlü, çatık kaşlı bir günden korkarız (derler). Bundan dolayı Allah da bugünün şerrinden onları korur ve onlara bir güzellik, bir sevinç verir. Sabretmeleri sebebi ile de onları cennetle ve ipek (elbise) ile mükafatlandırır. Orada tahtlara yaslanırlar, orada güneş (sıcağı) da görmeyeceklerdir, soğuk da. Gölgeleri üzerine yakın olup, meyveleri ise alabildiğine boyun eğdirilmiş halde olacaktır. Etraflarında gümüşten kaplar ve billurdan sürahiler dolaştırılır. (Evet) miktarlarını kendilerinin tayin ettiği gümüşten (billur) gibi kaplar. Onlara orada katkısı zencefil olan kadeh(ler)le içirilir. Orada 'selsebil' diye adlandırılan bir pınar vardır. Etraflarında ölümsüz, yeni yetişmiş çocuklar da dolaşır. Onları gördüğün zaman kendilerini saçılmış inci sanırsın. Nereye bakarsan orada pek çok nimetler ve büyük bir saltanat görürsün. Üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil ipekler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir ve Rableri onlara son derece temiz bir şarap içirmiştir. İşte bu gerçekten sizin için bir mükafattır. Yaptıklarınızın karşılığını da fazlasıyla görmüşsünüzdür."
Sayfa 48 - (İnsan, 4-22)
Yalınayak bir çocuk koşuyor caddede Buğdaysı sesiyle öğleyi ürpertiyor Sarı duvar diplerinde köpekler uyuyan Yağ kokularıyla baygınlaşan öğleyi titretip Arnavut kaldırımlı sokaklara dalıyor. Yanık yüzlü kısa saçlı Çatlak topuklu bir çocuk
Sayfa 28 - YKY
Reklam
Nisan Yüzlü Sevgilim
Sana söyleyecek bir şeyim kalmadı. Artık hiçbir cümleyi tamamlayacak gücüm yok. Belki utanç, belki yılgınlık bütün kelimelerimi alıp götürüyor. Böyle zamanlarda hayat, saçları kökünden kazınmış müntehir bir travestinin bileklerinden sızan sırnsıcak kandır, kimsenin el süremediği. Şimdi ucuz bir otel odasının küçücük tuvaletine sıkışmış bir hayatın
Yeni Mevsim
Ve bu canım çocuklar Tanrıyı dünya cennetinden kovmuşlar Tanrı iş aramaya gidiyor fabrikaya Hem kendine hem yılanına iş Ama fabrika yok ki artık dünyada Ne mi var Bereketli bir toprak yalnız Babacan bir ay Herkese açık bir deniz Güler yüzlü bir güneş Tanrı kalıyor mu sana ortada Sürüngeniyle birlikte Kalır ya Zamana ayak uydurmazsa.
İblisle boğuşma kısmı...
Temel Çavuş, ertesi sabah tan yeri atarken kırmayı duvardan alarak biraz avlanmak üzere kırlara açıldı. Hava oldukça serindi. Kuru otların üzerinde artık pırlanta iğne başlarına benzeyen milyonlarca çiy tanesi yerine gümüş kırağı serpintileri yatıyordu. Çifteye tavşan saçmasıyla doldurulmuş fişekler sürmüştü. Buralarda ondan daha okkalıca av
Sayfa 78 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Ve bu canım çocuklar Tanrıyı dünya cennetinden kovmuşlar Tanrı iş aramaya gidiyor fabrikaya Hem kendine hem yılanına iş Ama fabrika yok ki artık dünyada Ne mi var Bereketli bir toprak yalnız Babacan bir ay Herkese açık bir deniz Güler yüzlü bir güneş Tanrı kalıyor mu sana ortada Sürüngeniyle birlikte Kalır ya Zamana ayak uydurmazsa.
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.