Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonsuzluk Sandalı
Salkım ağlıyordu.Parmaklarını kıvırcık saçlarına daldırmış.İri kara gözlerden yaşlar akıta akıta,güneş serin yüzünden kaçtı diyordu. İnsanlar birbirini sevmeli ama güven vermeli.
Sayfa 50 - eyKitabı okudu
Bugün inanmıyorum hiç kimseye .... İnanmak gelmiyor içimden nedense
Sayfa 83 - PdfKitabı okudu
Reklam
İnsanın kendini emniyette hissedeceği bir yer kalmadı. Her yerde aynı dünya ağrısı, her yerde aynı ruh sızısı. Genç insanlar geleceğe ümitle bakamıyor. Aile de giderek bir istikrar üssü olmaktan uzaklaşıyor ve karşılıksız/ koşulsuz bir desteğin güven adası olmaktan çekiliyor. Birbirinin sözünü duyamayan anneler, babalar, çocuklar.
bkz: ikiyüzlülük nasıl yapılır?
Yardım komitesine akan meblağlar, bağışta bulunanlar tarafından azınlık gruplarıyla dayanışmaktan çok, devletin gücüne duyulan bağlılığın ve vatanseverliğin bir göstergesi olarak algılanıyordu. Başbakan da, kendisine duydukları sempatiyi dile getiren ve güçleri elverdiğince telafi çabalarına katılmaya hazır olduklarını bildirenlerin telgraflarına boğulmuştu. Türklerin böylesi ''alçaklıklarla" hiçbir ilgisi olmadığı kanıtlanmak isteniyordu.(198) Ayaklanmalara etkin biçimde karışmış olan öğrenci derneklerinin Başbakan Adnan Menderes'e gönderdikleri bir telgrafta "gönüllü olarak yeniden inşa çalışmalarına katılma emrini beklediklerini" beyan etmeleri, bu anlamda ilgi çekicidir. (199) (198) AA PA 265 Türkiye 205-00/ 92.42, Ankara Büyükelçiliği Raporu, 20,09.1955. (199) Vatan, 11.09.1955.
“Demokrasinin en çağdaş ve mantıklı uygulanışını gerçekleştiren hükümet şekli cumhuriyettir. Cumhuriyette meclis, cumhurbaşkanı, başbakan, halkın özgürlüğünü, güven içinde yaşamasını ve rahatını düşünüp gerçekleştirmekle yükümlüdür. Çünkü bilirler ki, kendilerini iktidar ve göreve belirli bir zaman için getiren irade ve egemenliğin sahibi millettir. Yine bilirler ki, iktidara saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Millete karşı tutum ve görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu yolla ulusal iradenin, kendilerine yönelik olarak bile gerçekleştirilmesiyle karşı karşıya kalabilirler. Millet tarafından, millet adına devleti yönetmekle görevli bulunanlar için, gerektiğinde millete hesap vermek zorunluluğu vardır. Bu baştan savma ve keyfi tutumlarla bağdaşmaz.”
BİR SEVGİ ŞİİRİ
. -Adnan'a- Bir sevgi şiirine başlamalıyım Eskittiğimiz günler için Yorgun akşamlarında Verdiğin güven, yarın ekmeği Umudu işçinin Eve dönememenden korkmak Uyanamamaktan daha doğal Daha sık hastalanmaktan Tutuklanmak güdüsü Güzel günlere inanmak suçuna uğramak Bir sevgi şiirine başlamalıyım Seni yalnızca bir erkek Beni yalnızca bir kadın diye anlatan Çocuklarımın babası Evimin güvenci diye Yakanda bir çiçek gibi kendimi Seni sırtımı dayadığım bir ağaç diye alan Bir sevgi şiirine başlamalıyım Silah arkadaşım benim Silahı halka güvenmek Silahı yaşamak olan.
YAZKO (Yazar ve Çevirmenler Yayın Üretim Kooperatifi, İstanbul, 1982.Kitabı okudu
Reklam
Yabancılaşma, arafta gezinmektir; ne o ne bu olmak olabilmektir; iki arada bir derede olmaktır; garipliktir, yolu şaşırmaktır, aykırı olmaktır, kendini başkalarının gözüyle görmektir, dengeyi, mizanı yitirmektir. Yabancılaşma bağı koparmak, uzaklaşmak, yalnızlığın girdabına düşmektir. Varlığıyla mutlu olunan, rahat, huzur ve güven duyulan değil; bilakis yokluğu mutluluk veren olmaktır. Yabancılaşma iman gömleğini yırtıp atmaktır; kendi fıtri özelliklerini, inançlarını, örf-adetlerini, ayak bağı olarak görme hâlidir. Kendi doğal ekolojik ortamından nefret veya utanma halidir. Yabancılaşma kendi canından ve kanından olanlarla kardeş, dindaş, vatandaş olmaktan aynı dili konuşmak, aynı kültürü, aynı duyguları paylaşmaktan, aynı safta durmaktan ar ve eziyet duymaktır. Yabancılaşma kendini aydın sınıfına koyup insanını küçümsemek, aşağılamak, hakaret yağdırmak, ona türlü lakaplar üretmek, aynı duyguları paylaşmaktan hicab duymaktır. İnançları, kılık kıyafetleri ile alay etmektir. Halkına karşı yabanileşmek, yabanileştikçe hırçınlaşmak, saldırgan olmaktır.
Avutucu olsa da, kalleşliğine uğrasak da, umudun, insanda bir iç güven yarattığı yadsına­maz. Ölüm, umudu kökünden söküp atıyordu.
Can Yayınları, Beşinci BasımKitabı okudu
Saldırılardan bir gün önce, 5 Eylül 1955'te Hikmet Bil ile akşam yemeği yiyen Adnan Menderes, Bil'e, Londra'daki Kıbrıs Konferansına katılan Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'dan şifreli bir telgraf aldığını söyler.(304) Dışişleri bakanı, görüşmelerde zor durumda kaldığını, müzakere koşullarının zor olduğunu
Isfahan makamı Farabi'ye göre hareket ce güven duygusu uyandıran bir makamdır.
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.