Yabancılaşma, arafta gezinmektir; ne o ne bu olmak olabilmektir; iki arada bir derede olmaktır; garipliktir, yolu şaşırmaktır, aykırı olmaktır, kendini başkalarının gözüyle görmektir, dengeyi, mizanı yitirmektir.
Yabancılaşma bağı koparmak, uzaklaşmak, yalnızlığın girdabına düşmektir. Varlığıyla mutlu olunan, rahat, huzur ve güven duyulan değil; bilakis yokluğu mutluluk veren olmaktır.
Yabancılaşma iman gömleğini yırtıp atmaktır; kendi fıtri özelliklerini, inançlarını, örf-adetlerini, ayak bağı olarak görme hâlidir. Kendi doğal ekolojik ortamından nefret veya utanma halidir.
Yabancılaşma kendi canından ve kanından olanlarla kardeş, dindaş, vatandaş olmaktan aynı dili konuşmak, aynı kültürü, aynı duyguları paylaşmaktan, aynı safta durmaktan ar ve eziyet duymaktır.
Yabancılaşma kendini aydın sınıfına koyup insanını küçümsemek, aşağılamak, hakaret yağdırmak, ona türlü lakaplar üretmek, aynı duyguları paylaşmaktan hicab duymaktır. İnançları, kılık kıyafetleri ile alay etmektir. Halkına karşı yabanileşmek, yabanileştikçe hırçınlaşmak, saldırgan olmaktır.