Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk notayı okuduktan sonra; " Bu notayı hangi kalemle yazdınız?" diye sormuş. Latife Hanım elindeki kalemi gösterince Atatürk o kalemi Latife Hanım'ın elinden almış ve öpmüş.
Sayfa 229Kitabı okudu
A. Gölpınarlı'nın yayımladığı rubailer en eski ve en inanılır kaynaklardan alınmadır. Bununla beraber bunlardan hangileri Hayyam'ın, hangileri Hayyamca başkalarının, kesin olarak söylenemez. Ne var ki Hayyam, o kadar herkesten başka, o kadar kendi olmuş ki onun adına ancak onun söyleyebileceği sözler söylenmiş. Bu arada birçok şairler kendilerinin söylemekten çekindikleri, yahut kendi adlarıyla inandırıcı olmaz sandıkları şeyleri Hayyam'a söyletmiş, Hayyam'ın ağzıyla kendi içlerini dökmüş olabilirler. Böylece Hayyam bir çok dereleri içip büyüyen, pembe üstüne pembe gele gele kızıllaşmış bir ırmak olmuş. Hemen bütün peygamberlerin başına gelen de bu değil mi? Sözlerini kendi yazmamış, hangi peygamberlerin sözlerine kimsenin bir şeyler katmadığını ileri sürülebilir? Biz daha dün ölen Atatürk'e bile neler söyletmiyoruz bugün.
Sabahattin EyüboğluKitabı okudu
Reklam
"Efendiler! Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşme sine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal vardır ki, yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olayı kaydetmemiştir." Gazi Mustafa Kemal Atatürk (6 Mart 1922 TBMM)
‘’Atatürk geç de olsa, İnönü hakkında yanılgılarından arınırcasına, Ali Fuat Paşa’ya şunları söylemekteydi: ‘’Hangi görevi verdik de bizler yardım etmeden başarmıştır. Kütahya muharebelerinde böyle olmadı mı? Lozan’da böyle olmamış mıdır?’’
Daha 1918 yılında, mütarekenin en hazin vaktinde, Trakya ve İzmir'de Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuştu. Millet her yerde direniyordu. Ama bu direnişlerin arasında koordinasyon, yani eşgüdüm yoktu. O eşgüdümü hangi politik deha sağlayacaktı. Ancak arkasında askeri bir başarı ve müspet intibaları olan bir komutan...Mustafa Kemal ATATÜRK!
Sayfa 120Kitabı okudu
Dünyanın bütün tımarhaneleri bizim entelijansiyanın kafatası yanında birer aklı selim mihrakı. Cemiyet tek mit’e dayalı: Atatürk miti. Başka bağ yok. İmparatorluğun birbirine düşman etnik unsurlardan mürekkep yamalı bohçası dikiş yerlerinden ayrılalı beri biz kendi kendine düşman insanlar haline geldik. Mâzi yok, tarihimizi tanımıyoruz. Din ölüm yatağında. İnsanları bir araya getiren hiçbir ideoloji doğmadı. Nihayet dil de gitti elden. Türk milleti. Hangi millet? Milliyetçiyiz..Hangi milliyetçilik? Batı’nını en bedbaht, en sarsak, en hasta fikir adamı basubadelmevt hülyalarıyla avutabilir kendini. Kadirşinas bir el, gübre altında kalan inciyi asırlarca sonra insanlığın tefekkür gerdanlığına iliştirebilir. Dilin medeni memleketler argosundan çok daha büyük bir hızla değiştiği bir ülkede, yarım okka esrar içten bu kadar çılgınca bir hayale kaptıramaz kendini. Hangi “postérite”?...Bu millet on senede bir değişen hafızasız nesiller amalgamı… O halde? Tefekkürün her ülkede bir nevi “martyr” olduğu belki bir vakıa. Ama şehvet dolu bir “martyr”. Bir ideal için ipe çekilmek ölümlerin en güzeli. Nihayet manastır var Batı’da. Yaralanan insan köpek gibi sokağa terkedilemez.
Sayfa 108
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.