sorgulamayan benzer sürüler
Ve papazın türlü sözcüklerle överken adını sayısız kez yinelediği İsa’nın burada yapılanların hepsini yasaklamış olduğu, papazdan, hapishane müdüründen tutun Maslova’ya kadar kimsenin aklına gelmiyordu; İsa öğretici din adamlarının bu anlamsız laf kalabalıklarını, ekmek ve şarap üzerine yaptıkları dini küçük düşüren bu büyücülüğü yasaklamakla
Yardım dileme ve medet umma şirk’i
Kişilerin Allah'a daha yakın olma maksadıyla Allah'tan başkalarına yönelmeleri, onlara dua etmeleri, kendileri ile Allah arasında vasıta tayin etmeleri, dilek ve isteklerini Allah'a değil de bu vasıtalara yöneltmeleri bugün karşılaştığımız bariz şirk çeşitlerindendir. Bu gün kimi insanlar kabir ve türbelere giderek oralardan dilekte bulunmakta; zengin olmak, iş kurmak, okul kazanmak, çocuk sahibi olmak veya hastalıklardan kurtulmak için isteklerini o türbe ve kabirde yatanlara sunmaktadırlar. Kimileri de zorda kaldığında "Yetiş ya Rab!" diyecekleri yerde "Yetiş ya şeyh! Yardım ya fulan!" demekte, sıkıntı ve maruzatlarını onlara arz etmektedirler. Bizler, sünnet namazlarını da hesaba katarak günde tam kırk kez "İyyake na budu ve iyyake nestaîn" demekteyiz. Yani: "Allah'ım! İbadetlerimin tümü Sanadır,Namazım, orucum, secdem, kıyamım, dua ve isteklerim hepsi Senin içindir. Senden baş- kası bunları hak edemez. Yardımı ancak Senden dilerizZaten senden başkası da buna güç yetiremez." İşte Fatiha Suresini okurken tam kırk defa Allah'a böyle yakarıyoruz. Günde kırk kez böyle deyip, sonra da ondan başkasından yar- dim ve medet bekleyenler acaba yalan söylemiş olmazlar mı? Yaptığımız amellere dikkat etmeli, dua ve niyazlarımızdaki ifadeleri özenle seçmeliyiz.İbn-i Kayyim rahimehullâh şöyle der: "Şirk çeşitlerinden biri de, ölüden bir şeyler istemek, ona sığınmak ve ona yönelmektir. Ölmüş kimsenin ameli kesilmiştirO, kendine zarar veya fayda veremediği gibi, kendisine sığınan ya da kendisinden Allah katında şefaat isteyen kimseye de yardım edemez."
Reklam
Güzel bir hikaye, okunmalı*
"Zengin ve nüfuz sahibi bir adam, çok sayıda kişiyi yemeğe davet eder. Misafirler arasında hastaları iyileştirmesiyle meşhur bir sufi, bir de Fransa'da eğitim görmüş, doktor olan sağlık bakanı vardır. Yemekten sonra birdenbire ev sahibinin kızının başı döner onu yatağa yatırırlar. Ev sahibi sufiden kızı için dua etmesini ister. Sufi kızın yanına gider ve iyileşmesi için dua eder. Bu durum Sağlık Bakanını oldukça kızdırır ve homurdanarak: "Bu hurafelere artık inanmayın. Günümüzde insanları iyileştirmek için vitamin enjeksiyonları, modern ilaçlar ve başka bilimsel yollara sahibiz. Bu tip modası geçmiş saçmalıklar ilerlememizi önlüyor." der. Bu sözler üzerine sufi, Bakan'a döner ve: "Bugünlerde bakan üniformasını eşeklere giydirdiklerini bilmiyordum! Böylesine cahil ve aptal bir adam bırakın bakan olmayı, nasıl bir doktor olabilir?" Bakan bu sözlere çok öfkelendi, yüzü kıpkırmızı kesilip öfkeden dili tutuldu. Sufi, Bakan'ın bu hâlini görünce yumuşak ve nazik bir sesle; "Bakanım, lütfen beni affedin. Bu aşağılayıcı sözleri yalnızca bir hususu işaret etmek için söyledim. Görüyor musunuz yüzünüz nasıl kızardı, kan damarlarınız şişti, nabzınız hızlandı ve adrenalin düzeyiniz tavana vurdu. Bütün bunlara birkaç söz neden oldu. Eğer sıradan sözler bu gibi fiziki değişmelere neden olabiliyorsa, belki de Allah'ın kitabın- dan alınmış ilahi sözler de fiziki iyileşmeye yardımcı olabilir."
Benim için de yalnız yaşamaya başlamanın böyle bir güzelliği oldu :)
İlk kez tek başına kalan Rosalind yalnızlığın faydalarını bildirdi: Okumak için hiç bu kadar zamanım olmamıştı. Her yemekte ve yemekten sonra okuyorum, akşamları yapacak bir şey yoksa yeni okuyorum.
ZİHİN, YÜREK VE SURET
Şimdi kendimize dönelim ve kaplar olarak ne olduğumuzu düşünelim. Çok basit olduğumuzu düşünmeyin. Tıp doktorlarının bize, insan bedeninin çok ince ve karmaşık olduğunu söyleyeceklerine inanıyorum. İnsan, içinde içecek barındıran bir şişe gibi basit bir kap değildir. Aksine, insanın birçok parçası vardır. İşte bu nedenle, Tanrı'nın tasarı
Sayfa 43 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
Tevessülün bir de psikolojik yönü vardır. Örneğin bir mümin bir başkasına dua eder. Onun bu duası diğeri için tevessül hükmündedir. Bir müminin bir müslümanın kabrini ziyaret etmesi caizdir. Nitekim Hz. Peygamber bir kabristana uğramış, kabirde gömülü olan iki kişinin azab çekmekte oldukları kendisine malum olmuş, yaş bir ağaç dalını ikiye bölerek kabirlerine dikmiş ve her birine bir karne dikerek, "Umulur ki bunlar yaş olarak kaldıkları sürece bunların azabları hafifletilir."buyurmuştur. Müslim, taharet
Sayfa 296Kitabı okudu
Reklam
83 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.