Ben, bir şeye özlem duydum mu, ne yaparım bilir misin? Bir daha hatırlamayacak kadar bıkıp da kurtulmak için yerim, yerim... Ya da tiksintiyle hatırlamak için. Bak bir zamanlar çocukken, kirazlara karşı anlatılmaz bir tutkum vardı. Param olmadığı için azar azar alıyor, yiyor, yine istiyordum. Gece gündüz kiraz düşünürdüm, salyalarım akardı; işkenceydi bu! Günün birinde, kızdım mı, utandım mı, bilmiyorum; baktım ki kirazlar bana istediklerini yaptırıyorlar ve beni rezil ediyorlar. Geceleyin yavaşça kalktım, babamın ceplerini yokladım, gümüş bir mecidiye bulup çaldım. Sabah da kalktım, bir bahçeye gidip bir sepet dolusu kiraz satın aldım. Bir çukurun içine oturup başladım yemeye. Yedim, yedim, şiştim, midem bulandı, kustum. Kustum patron. O zamandan beri de kirazlardan kurtuldum; bir daha gözüme görünmelerini bile istemedim. Özgür oldum. Artık kirazlara bakıp şöyle diyordum: Size ihtiyacım yok!
"Ben, dedi, bir şeye özlem duydum mu, ne yaparım bilir misin? Bir daha hatırlamayacak kadar bıkıp da kurtulmak için yerim, yerim… ya da tiksintiyle hatırlamak için. Bak bir zamanlar çocukken, kirazlara karşı anlatılmaz bir tutkum vardı. Param olmadığı için azar azar alıyor, yiyor, yine istiyordum. Günün birinde, kızdım mı, utandım mı, bilmiyorum; baktım ki kirazlar bana istediklerini yaptırıyorlar ve beni rezil ediyorlar, ne plan kurdum bilir misin? Geceleyin yavaşça kalktım, babamın ceplerini yokladım, Gümüş bir mecidiye bulup çaldım. Sabah sabah da kalktım, bir bahçeye gidip bir sepet dolusu kiraz satın aldım. Bir çukurun içine oturup başladım yemeye. yedim, yedim, şiştim, midem bulandı, kustum. Kustum patron. o zamandan beri de kirazlardan kurtuldum; bir daha gözüme görünmelerini bile istemedim. Özgür oldum. Artık kirazlara bakıp şöyle diyordum: Size ihtiyacım yok! Şarap için aynı şeyi yaptım, sigara için de. Hâlâ içiyorum ama, istediğim anda ´harp´ diye bıçakla keser gibi kesiyorum. Tutku bana egemen olamamıştır. Yurdum için de aynı şey. hasret çektim, bıktım, kustum, kurtuldum."
Reklam
"Ben," dedi, "bir şeye özlem duydum mu, ne yaparım bilir misin? Bir daha hatırlamayacak kadar bıkıp da kurtulmak için yerim, yerim... Ya da tiksintiyle hatırlamak için. Bak bir zamanlar çocukken, kirazlara karşı anlatılmaz bir tutkum vardı. Param olmadığı için azar azar alıyor, yiyor, yine istiyordum. Gece gündüz kiraz düşünürdüm, salyalarım akardı; işkenceydi bu! Günün birinde, kızdım mı, utandım mı, bilmiyorum; baktım ki kirazlar bana istediklerini yaptırıyorlar ve beni rezil ediyorlar, ne plan kurdum bilir misin? Geceleyin yavaşça kalktım, babamın ceplerini yokladım, gümüş bir mecidiye bulup çaldım. Sabah sabah da kalktım, bir bahçeye gidip bir sepet dolusu kiraz satın aldım. Bir çukurun içine oturup başladım yemeye. Yedim, yedim, şiştim, midem bulandı, kustum. Kustum patron. O zamandan beri de kirazlardan kurtuldum; bir daha gözüme görünmelerini bile istemedim. Özgür oldum. Artık kirazlara bakıp şöyle diyordum: Size ihtiyacım yok! Şarap için de aynı şeyi yaptım, sigara için de. Hâlâ içiyorum ama, istediğim anda 'harp' diye bıçakla keser gibi kesiyorum. Tutku bana egemen olamamıştır."
Sayfa 193 - Can YayınlarıKitabı okudu
Küçücük bir çocukken bize hikâyeler, masallar anlatırlardı. Biz onlarla büyüdük. Ekmek kadar, su kadar, oyuncak kadar zaruri bir ihtiyaç gibiydi bizim için o hikâyeler. Büyüdük, evlendik, çoluk çocuğa karıştık; kızlarıma, oğullarıma ben anlattım bu kez hikâyeleri, masalları. Siz de anlatıyor musunuz çocuklarınıza? Tamam, kitap okuyorsunuz, beraber kaliteli vakit -ne demekse- geçiriyorsunuz, bunlar Alın çocuğunuzu kucağınıza, anlatın. ayrı. "Anlamıyor Serdar Bey, daha küçücük." Olsun,anlatın. Siz anlamıyor zannediyorsunuz. Altı aylık bebeği al kucağına,başla anlatmaya, o anlar. Haydar-ı Kerrâr'ı(1) anlat ona. Hayber Kalesi'ni anlat ona. Battal Gazi'yi anlat ona. Dede Korkut'tan, Binbir Gece Masalları'ndan bahset. Daha olmadı, kapat gözlerini, bildiklerini harmanla, sen bir masal yaz. Anlat ama. İçinde bizim değerlerimiz, tasavvurumuz, güzelliklerimiz, muhabbetimiz olan şeyleri anlat, onun kalbinde bir yerlere ıilsımli bir tohum at. O tohum, çocuk büyüdüğü, yanlış bir iş yapacağı vakit onu ensesinden tutar, geri çeker. Der ki: "Sen bunu yapamazsın!" Niye? "Çünkü sen şunları dinleyen çocuksun." Güzel bir şey yapacağı vakit itekler onu, "Haydi yap bunu, yap, yap, yap!" Çocuk onu yapıverir. Niye yaptığını da bilmez. Ninesi bir masalanlatmıştır ona da ondandır. Anası bir güzel ilahi söylemiştir deondandır.
"Ben çocukken dedem ölmüştü; kendisi heykeltıraştı. Ayrıca dünyaya verecek bol bol sevgisi olan, çok iyi bir adamdı ve kasabamızın gecekondu mahallesinin temizlenmesine yardım ederdi; bizim için oyuncaklar yapardı ve hayatında milyonlarca şey yaptı; elleriyle bir şeyler yapardı hep. O öldüğünde, aslında onun için değil de yaptığı onca şey için ağladığımı fark ettim birden. Ağladım, çünkü onları bir daha asla yapmayacaktı; bir daha asla bir odun parçasını yontmayacak, arka bahçede kumru ve güvercin yetiştirmemize yardım etmeyecek, kendi tarzıyla keman çalmayacak ve bize fikra anlatmayacaktı. O bizim parçamızdı ve öldüğünde bütün eylemleri bıçak gibi kesildi, o işleri tam onun gibi yapacak kimse de yoktu. O bir bireydi. Önemli bir adamdı. Ölümünün etkisinden hâlâ kurtulamadım. O öldüğü için kim bilir ne muhteşem oymalar asla yapılmadı, diye düşünürüm sık sık. Dünyada kim bilir kaç fıkra eksik ve dedemin elleri kim bilir kaç posta güvercinine dokunmadı. O dünyayı biçimlendirdi. Dünyaya bir şeyler yaptı. Onun öldüğü gece, dünya on milyon iyi eylemden mahrum bırakıldı."
Sayfa 183
Ah canım babalar ..
Benim babam geliyor aklıma. Ben çocukken bütün babalar benim babam gibidir sanırdım. Çocuklarına hep kızım diyen, onlara büyük insan gibi saygılı ve sevgili davranan, onları uzun uzun dinleyen, akşamları gelirken onlara balık çikolata getiren, hep lacivert takım elbiseler giyen, güleç, yakışıklı, pırıl pırıl beyefendiler…
Sayfa 215Kitabı okudu
Reklam
408 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.