Fakat o vakit, örneğin bizim bu makineli bölüğünde, Istanbullu bir başçavuştan başka okuma yazma bilen kimse yoktu.
Daha ilk derste belli oldu ki bu bölükte, hangi dinden olduğumuzu doğru dürüst ve kesin olarak bilen kimse de yoktu.
Şevket Süreyya Aydemir,
bu kendine güven konusunu mükemmel şekilde anlatır ve
"İttihad ve Terakki liderlerine bizim neslimiz hem borçlu, hem de kırgındır.
Borcumuz en bayağı şekilde çürümüş, hantal, çağdışı ve her türlü haysiyetten yoksun bir istibdat idaresini cesur bir hamleyle çökertmelerinden ve genç nesle bir benlik gururu,
bir gelecek ümidi aşılamalarından gelir. Kızgınlığımız ise, uyandırdıkları bu ümit için, bizim neslimize verdiği hayal kırıklığındandır"
diye yazar.