Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
470 syf.
10/10 puan verdi
7 yıl önce Tekirdağ'da üniversite hayatımın ilk yılıydı. Oturduğum binadan bir arkadaş edinmiştim. İsmi Simge ve Beden Eğitimi Öğretmenliği okuyordu. Okuldan arta kalan zamanlarında jimnastik antrenörlüğü yapıyordu. İleride çok başarılı bir öğretmen olacağını biliyordum, oldu da. Bense Sosyal Hizmetler Bölümü okuyordum. Ama yaşıtlarıma göre
Cennetin Bir’İnci Günü
Cennetin Bir’İnci GünüSüreyya Ülkü Güler · Arkadya Yayınları · 2017432 okunma
442 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
"Ne anneannem anlattı bana bunları ne de okudum bir yerde. Nerede ve hangi zamanda yaşıyorum ben? Yoksa o zaman ile bu zamanın arasında kalmış bir zamansız mıyım?"" Süreyya hanım ve Ahmet beyin kızları PERİ bir kaza sonucu komaya girer. Komadayken rüya gormeye başlar bizi şuan ki zamanımızdan alıp 1950 li yıllara götürür.... Eski
Zamansız
ZamansızUmut Dikici · İkinci Adam Yayınları · 202434 okunma
Reklam
Açılın Atam doğdu.
"Müjdeler olsun kızım, bir oğlan çocuğun oldu. Nur topu gibi. Allah uzun ömürlü etsin..."
Sayfa 28
Yürü be kızım ndndndn
"Beyhan Nil, Süreyya Ağaoğlu... Kadın avukatlar bunlar, varlar. Sayıları yeterli mi? Tabii ki değil. Eminim ki çoğalacaklar. Çoğalacağız Latife Hanım. Biz çoğaldıkça hanımefendiliğin sınırları genişleyecek ve bir gün herkes anlayacak hanımefendiliğin pantolla kaybolmadığını ama şirret olmakla bozulduğunu "
Sayfa 251Kitabı okudu
Bir gün Çankaya'da Latife Hanım, gene bir sinir buhran içindedir. Mustafa Kemal'in bir hareketi onu sarsmıştır. Latife Hanım, o sıralarda komşu ve aile dostu durumunda, yaşlı, tecrübeli ve olgun bir zat olan Velet Çelebi'yi acele çağırtır. Şikâyet ve kırgınlıklarını ortaya serer. Bir ağlama krizi içindedir de. Velet Çelebi söylenenleri sukûnetle dinler. Latife Hanım bir eş olarak haklıdır. Ama sonunda, Çelebi'nin cevabı da kısa, fakat anlamlıdır. "- Kızım! Sen bir kocayla değil, bir kaplanla evlendin. Kaplana gem vurulmaz…" Evet kaplana gem vurulmaz ve vurulamadı da…
Sayfa 460 - Remzi kitabeviKitabı okudu
332 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Offf.. bu ne böyle. Kitabi bitirir bitirmez damladim. Gözlerimde yaş. Evet yaş. Kitap okurken ağlamayi da yeni icat etti bedenim. Kahkahalarla okuduğum kitabın son sayfalarıni dizlerimin uzerinde oturarak, tedirgin bir şekilde ha ağladı ha ağlayacak vaziyette bitirdim. Sonunda yine damladı o yaşlar gözümden. Yazar hanımı tebrik ediyorum. Kocan
Süreya Kuaför Salonu
Süreya Kuaför SalonuŞebnem Burcuoğlu · Dex Yayınevi · 2018685 okunma
Reklam
Ali Rıza Efendi'nin ölümüyle dul kalan Zübeyde'nin vaziyeti ise çok zorlaştı. Erkek olarak, o da uzak sayılacak bir dayısı vardı: Hüseyin Ağa. Hüseyin Ağa, Zübeyde'nin annesi Ayşe Hanım'ın üvey kardeşidir. Selânik civarında Langaza'da Rapla çiftliğinde çalışır. İşi, çiftlik kâhyalığıdır. Anlaşıldığına göre, Ali Rıza Efendi Zübeyde ile evlenmek isteyip de Zübeyde'nin büyükannesi: - Benim evlendirecek kızım yoktur, vermem… diye direttiği zaman araya giren ve büyükanneyi bu evlenmeye razı eden Hüseyin Ağa'dır. Ali Rıza Efendi ölüp de Zübeyde üç çocuğuyla yalnız kalınca, bu üvey dayının Zübeyde'ye: - Bu ömürsüz adamla seni ben evlendirdin, şimdi o ölünce sana ve çocuklara bakmak bana farz oldu… dediği nakledilir. Bu sözler söylenmiş veya söylenmemiş olabilir. Fakat gerçek şudur ki, Ali Rıza Efendi'nin ölümünden az veya çok sonra, Zübeyde ile çocuklar, Langaza'da Hüseyin Ağanın çalıştığı Rapla çiftliğine sığınırlar.
Sayfa 47 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit
Böyle anlarda karşısında daima, İstanbul'un Boğaziçi'ne hâkim bir tepesinde, Yıldız Sarayının bir penceresinde Boğaz'dan püfür püfür esen serin rüzgârlara kendini vermiş o müstebit padişah canlanır."
Sayfa 90 - Remzi kitabeviKitabı okuyacak
“Sen bir sanatkarsın kızım. Sanatının sırrı da ne yapmak istediğini, ne yapacağını bilmendir. Ne yapmak istediğini, ne yapacağını bilmek ise; başarının yarısı değil, hepsidir…”
Sayfa 413Kitabı okudu
500 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kumral Ada Mavi Tuna / Buket Uzuner’in 1997 yılında yazdığı, (kabusum, karabasan’ım olarak adlandırdığı ve kitap bitenedek bir türlü uyanamadığı kabusu) iç savaş içinde bulunan Tuna’nın çocukluğuna dayanan çaresiz aşk üçgenini anlatan bir kitap… Yazarın bu romanı, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Ödülü’ne layık görülmüş. Hatta
Kumral Ada Mavi Tuna
Kumral Ada Mavi TunaBuket Uzuner · Everest Yayınları · 202110,9bin okunma
Reklam
"+Sen de haklısındır ya. Vallahi bak. Haklısındır. Doğru zamanı bulamamışsındır, bir sebebin vardır, ya vardır bir şey, haklısındır... Sonucu değiştiriyor mu? Herkes kendince haklı. Sor, Adem de haklı. Ben ilk defa kendi hayatımla ilgili bir şeyi fark ettim. Benim tutunduğum kim varsa, onların hayatında yancıyım ben. Bu seninle alakalı değil, bu kimseyle alakalı değil. Bu benimle alakalı. Kendi dertlerimi ben çözerim. Sizin dertlerinizi de, benim çözeceğime o kadar iknayım ki... Böyle düşünmeden cengâver gibi atlıyorum her olayın içine. Adem'i yaralarıyla sevdim, yaralarından sardım. Neye ihtiyacı vardıysa, hep en iyi ben bildim. Senin de, teyzemin de... Benim, bana değer verin çığlığım, başkasının hayatı için kendimi paralamam. Başkasına ışık olmaya çalışmam. Ya ben, belki de bu yüzden bu kadar karanlıkta kaldım Süreyya. Ben belki de bu yüzden bu kadar görünmezim. Belki de bu yüzden bu kadar çabuk benden vazgeçiliyor. Ben hep başka bir ışık bulunana kadarım. - Ben böyle hissettirdiğim için gerçekten özür dilerim. Ama benim böyle bir... +Bu seninle ilgili değil. Bu seninle ilgili değil, bu benimle ilgili. Nerede benim hikayem? Ya Süreyya ben düşünüyorum, düşünüyorum, hayatımdaki hiçbir hikayede merkezde değilim ben. Kendimden vazgeçmek benim en iyi bildiğim yol. Benim kendi hikayemi bulmam lazım. Kendi hikayemi hatırlamam lazım. Benim bunun için de, sizin hikayelerinizden çıkmam lazım. Eğer bana gerçekten bir şey yapmak istiyorsan, beni benimle bırak. -Yapamam, yapamam. Ben bırakamam seni kızım böyle. Bunu benden isteme nolur. Dilara, biz aileyiz. +Ben senin ailen olmak istemiyorum ya..."
Dışarı çıktık. Puşkin heykelinin önünden geçtik. Strasnoy Manastırı'nın arkasındaki öbür parka doğru sessizce yürüdük... Garip bir kadere doğru yürüdük. Çünkü bu öğrenci arkadaşım, ilk karım olacakmış meğer... Kızım Süreyya'nın annesi. Ve halen Bakü'de yaşayan torunlarımın anneannesi... (Bir torunum Nâzım'ın vefat ettiği gün doğduğundan kızım Süreyya ona Nâzım adını vermiş.)
Sayfa 418 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.