Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl. Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
Neden çocuklarımıza bağırıyoruz?
İnsanın canını sıkan, kızdıran, öfkesini ayağa kaldıran şeyler olaylar ya da kişiler değil, o olaya ya da kişiye dair zihnimizde oluşturduğumuz kodlamalardır. Yani bakış açımızdır. Yağmurun kimine göre 'rahmet , kimine göre zahmet” olmasının nedeni budur. Nitekim yağmur aynı yağmur olmasına karşın biri dışarı bakar ve “off şimdi trafik sıkışacak, çocuklar okula giderken ıslanacak, her yer çamur olacak, nereden çıktı şimdi bu” der. Bir diğeri içinse aynı manzara “çok şükür 'rahmet' yağıyor, barajlar doluyor, toprak bereketleniyor, çocuklar okuldan gelsin de bahçeye inip ıslanalım, su birikintilerinde yaprak yüzdürelim” olarak yorumlanabilir. Hayattaki her olay böyledir. En uç noktada ölüm bile, kimini darmadağın ederken, bir diğeri için “şehadet makamına kavuştu” cümlesiyle algılanıp şükür sebebi bile olabilir. Konu çocuklarımız olunca da durum aynıdır. Canımızı sıkan, bizi kızdıran, öfke girdaplarına sokan şey çocuğumuz değil, onun davranışlarına dair zihnimizde oluşturduğumuz bakış açısıdır. Kimine göre 'baş tacı” olan çocuğun beriki evde “baş belası” olarak muamele görmesinin temel nedeni budur.
Sayfa 23 - hayykitapKitabı okudu
Reklam
Her gün daha uzağa gidiyoruz birbirimizden. En ağır olanı mevsimlerden mesafeler ekleniyor aramıza.. Denesen şimdi geri dönmen kaç yıl sürer ki bana? Saysam, saymaktan unutacağım adımı! Kaç uykusuz gece edeceksin ki daha? Emre Gökçe
Günümüzde ailelerin pek çoğu, çocuğunda var olanı 'normal' görerek, olmayanı oldurtma hırsına kapılmaktadır. Hareketli çocuğu 'mum gibi' yapmaya, suskun çocuğu konuşturmaya çalışmaktadır. Olmayınca da 'bu çocuk yaramaz , pısırık ' tarzı onur kırıcı etiketlerle çocuğunu yaftalamaya meyletmektedir. Oysa fıtrata saygı, fıtratı yaratana saygıdır. Anne ‐baba olmak, çocuğuna verilmiş 'öze' saygı duymak ve ona sahip çıkmaktır. Aksi taktirde cocuk, anne ‐babanın nimeti değil, imtihanı olur.
"İnsanlar böyledir. Bir yerde güç varsa ona hemen tapmak isterler. Güçsüz olanın zayıf sesi kulaklarına ilişse bile duymamayı tercih ederler. Hatta ne yaparlar, biliyor musun? Eğer zayıf olanı duymak işlerine gelmiyorsa sağır taklidi yaparlar. Böylece bir süre sonra kimin gerçekten duymadığını kimin rol yaptığını anlayamazsın."
Kişinin hanımına yumuşak davranması
Hz. Âişe Radıyallahu anha dedi ki: "Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mana itibariyle şöyle bir söz söyledi: 'Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanı ahlak bakımından en güzel olanı ve hanımına/ailesine karşı en yumuşak davrananıdır.' (Nesâî, es-Sünenü'l-Kübrâ, 8/256 (9109)) «Hadisin açıklaması» Her şeyin, en iyisi bir
Sayfa 183 - Tahlil Yayınları, 2. CiltKitabı okudu
Reklam
313 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.