Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Pontusçu çetelerin 1923 yılı Şubat'ında tamamen etkisiz hale getirilmesi ve Türk-Rum ahalinin mübadelesinin iki tarafça kabulünden sonra Türkiye için Pontus Meselesi sona ermiştir. Ne var ki özellikle Türk ve Rum ahalinin birlikte yaşadığı Kıbrıs'ta 1950'lerde ortaya çıkan olaylar nedeniyle Türk-Yunan ilişkileri giderek gerginleşmiştir. 1980'lerden itibaren ise bir zamanlar Doğu Karadeniz'de, Yunan söylemiyle Pontus'ta yaşamış Rumlara dair ilgi de artmıştır. En nihayet Yunanistan'ın Pontus ilgisi, Doğu Karadeniz Rumlarının Türkler tarafından soykırıma uğratıldığı iddiasına kadar varmıştır. Günümüzde söz konusu iddia etrafında ortaya konan tüm faaliyetleri Yeni Pontusçuluk olarak tanımlamak mümkündür. Yeni Pontusçuluk, bir anlamda 1840'lardan itibaren gelişen ve Millî Mücadele neticesinde sona eren tarihî Pontusçuluk ruhunun diriltilmesidir. Ancak aradan geçen yüz yılda değişen dünya dengelerine paralel olarak Pontusçuların bu siyasetle hedefleri de değişmiştir. Kuşkusuz Yeni Pontusçuluk siyasetinin temel amacı, Türkiye'yi uluslararası toplum karşısında itibarsızlaştırmaktır. Aynı zamanda Yunanlar Türk Devleti'nden maddi tazminat alabilme amacını da taşımak- tadırlar. Tıpkı Ermeni Meselesi gibi hayali bir Pontus Meselesi yaratılarak uluslararası politika açısından Türkiye'nin dış politik manevra yeteneği zaafa uğratılmak istenmektedir.
Sayfa 99 - ATARÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Türk-Yunan ilişkileri, 1940'lardan itibaren Kıbrıs meselesi nedeniyle gergin bir döneme girmiş ve 1960-1970'li yıllarda gerginlik tırmanmıştır. İşte bu dönemden itibaren bilhassa 1980'li yıllarda Kıbrıs meselesine ek olarak Yunan basınında yeniden Pontus ve Pontusçuluk gündeme gelmeye başlamıştır. Bir zamanlar Doğu Karadeniz'de, Yunan söylemiyle Pontus'ta yaşamış Rumlara dair ilgi giderek artmıştır. En nihayet Yunanistan'ın Pontus ilgisi, Doğu Karadeniz Rumlarının Türkler tarafından soykırıma uğratıldığı iddiasına kadar varmıştır. Günümüzde söz konusu iddia etrafin- da ortaya konan tüm bu faaliyetleri Yeni Pontusçuluk olarak tanımlamak mümkündür. Yeni Pontusçuluk, bir anlamda 1840'lardan itibaren gelişen ve Kurtuluş Savaşı zaferiyle sona eren tarihi Pontusçuluk ruhunun diriltilmesidir.
Sayfa 2 - ATARÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Türk ve Yunan Hükümetleri Arasında Nüfus Mübadelesi
Türk ve Yunan hükümetlerini mübadele konusuna yönelten sebepler nelerdir? Balkan Savaşları sonrasında özellikle İzmir ve Balıkesir sahillerinde yaşayan çok sayıda Rum, Yunanistan'a göç etmeye başlamıştı. Mudanya Antlaşması'nın imzalanmasından sonra Doğu Trakya ve Anadolu'dan bu göç artarak devam etmeye başladı. Pontus meselesi sonucunda özellikle Karadeniz'de yaşayan Türk ve Rum halk arasında derin bir düşmanlık başlamış, kapanması zor yaralar açılmıştı. Venizelos, Yunanistan'ı Türklerden arındırarak yalnız Yunanlılardan kurulu bir devlet haline getirmek istiyordu. Türk hükümeti de milli bir devlet kurarak azınlıklar sorunundan tamamen kurtulmayı düşünüyordu.
"Anadolu'nun renkleri(!), Kürtçü ve Kızılların biraderleri"
Karar: Ateşkesten sonra Rum nüfusunun artırılmasını sağlamak için Rusya'dan ve diğer yerlerden birçok Rum göçmeni getirmek ve ötedenberi topladıkları önemli miktardaki paralar karşılığında silahlar ve cephane sağlayarak çeteler oluşturmak ve bunları donatmak ve bir başkan ile iki üyeden oluşan kurul tarafından idare edilen her köy ve
Pontus Meselesi
Atatürk, Nutuk'ta Pontus meselesinden şu sözlerle bahsetmiştir: "1840 senesinden beri, yani üç çeyrek asırdan beri Rize'den İstanbul Boğazı'na kadar Anadolu'nun Karadeniz havzasında eski Yunanlılığın canlandırılması için uğraşan bir Rum zümresi mevcut idi. Amerika Rum göçmenlerinden Rahip Klematyos namında biri, ilk Pontus toplantı merkezini İnebolu'da bugün halkın Manastır tabir ettikleri bir tepede kurmuştu. Bu teşkilatın mensupları zaman zaman münferit eşkiya çeteleri şeklinde faaliyet icra ediyorlardı. Harbi Umumi esnasında hariçten gönderilip dağıtılan silah, cephane, bomba ve makineli tüfeklerle Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa Rum köyleri adeta bir silah deposu halini almıştı."
Pontus Meselesi
Pontus meselesi, 3 Şubat 1830 tarihinde imzalanan Londra Protokolü sonucunda; Yunanistan'ın bağımsızlığı ile sona eren "Megalo İdea"nın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 1844 yılında, Başbakan Kolettis, Yunan Parlamentosunda yaptığı konuşmasında Megalo İdea'yı şöyle tarif etmektedir: "Yunanistan Krallığı, Yunanistan değildir; sadece bir parçası, en küçük, en yoksul bir parçasıdır. Yunanlılar, sadece Krallık içinde oturanlar değildirler, aynı zamanda Yanya'da ya da Selanik'te, Serez'de, ya da Edirne'de, İstanbul ya da Trabzon'da, Girit ya da Sisam Adası'nda, Yunan tarihine ya da Yunan ırkına bağlı başka yerlerde oturanlar da Yunanlıdır. Helenizmin iki büyük merkezi vardır: Krallığın başkenti Atina'dır. İstanbul, büyük başkent, bütün Yunanlıların kenti, düşü, umududur."
Reklam
Pontus Meselesi
Pontus kelimesi bugünkü Yunancada "Karadenizli Ortodoks, Karadenizli kişi" anlamlarına gelmektedir. Bu bilgilerden Pontus kelimesinin etnik bir grubun değil de, bir coğrafi bölgenin adı olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Sinop'tan Kelkit Havzasına kadar uzanan bölgenin Pontus olduğu iddia edilmektedir. Bu bölge; Batum, Artvin, Rize, Trabzon, Ordu, Sinop, Kastamonu, Gümüşhane, Bayburt, Tokat, Amasya ve Çorum'un tamamı, Sivas ve Erzincan'ın bir kısmını içine almaktadır.
Pontus Meselesi
Fener Rum Patrikhanesi'nin Türk milletinin başına açtığı en büyük belalardan birisi de Pontus meselesidir. Pontus meselesi, Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında Karadeniz Bölgesinde "kendilerine bağımsızlık vaat edilen" Hristiyan halkın kışkırtmasıyla cereyan etmiş, siyasi propaganda olarak başlayıp bölgedeki Rumların kanlı eylemleri ile devam eden, nüfus mübadelesi kapsaminda Rumların bölgeden çıkartılması ile son bulan olaylar bütünüdür.
Yunanistan'a giden Doğu Karadeniz Rumları diğer mübadil Rumlar gibi yeni vatanlarına entegre olmakta çeşitli zorluklar çekmişlerdi. Karşılaştıkları en önemli problem kimlik kriziydi. Yunanlar bu kişileri kabul etmekte zorlanmışlardı. Aynıca, Yunanistan'da siyasi ve sosyal hayat 1974'e kadar büyük çalkantılarla geçmişti. Bu sırada
Sayfa 139 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
1919-1922 yılları arasında Pontus meselesi Türk-Yunan ilişkilerindeki meselelerden bir tanesi haline gelmişti. Bu dönemde Doğu Karadeniz Rumları ve Yunanistan bir Pontus devletinin kurulmasını ve mümkünse bu devletin Anadolu'ya uzanacak olan 'Büyük Yunanistan'ın bir parçası haline gelmesi için uğraşmışlardı. Batı Anadolu'daki
Sayfa 136 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.