Ne çâre ki garp, millî bünyenin kale bedeni gibi en sağlam en metin olan burcunu, bârûsunu yıkmış, bin yıllık târihinden akıp gelmiş hayat suyunu kurutmuş, en fenâsı kendi kendine düşman edip bir fikir ve duygu kararsızlığının şaşkınlığı içinde bırakmıştı. Şimdi bu, yolunu sapıtmış, bildiğini unutmuş, bileceğini kestiremez olmuş cemiyetin hâli neye varacaktı?