Sanat eseri sanatçının boşlukta yarattığı bir şey değildir; ideolojiyi dönüştürme işlemi birtakım üretim ilişkileri içinde yer alır. Edebiyat da yazarı, yayımcısı, pazarlayıcısı, alıcısı olan bir üretimdir. Sanata bir üretim olarak bakan Marksistler için önemli bir sorundur bu. Çünkü sanatın kendi üretim tarzı ve ilişkileri ile olan bağı, edebiyatın dışında kalan bir sorun değil, eserin niteliğini belirleyen bir etkendir ve sanatın kendi altyapısı ile incelenmesi gereğini koyar ortaya.
Sanat üzerine Picasso'nun sayılan bazı düşünceler vardır. Bunlar esasında bir Rus dergisine verilmiş, daha sonra Fransızcaya çevrilip "Formes" isimli derginin ikinci sayısında yayınlanmıştı. Sözlerinden bazıları eleştirmenleri için yazılmıştı. Mesela "Sanatın ne geçmişi ne de geleceği vardır. Şimdi kendini kabul ettirmesini bilmeyen bir sanat hiçbir zaman kendine gelemeyecektir. Yunan ve Mısır sanatları geçmişe ait değillerdir. Onlar bugün geçmişte olduklarından daha canlıdırlar. Değişme gelişme demek değildir. Bir sanatçının ifade araçlarını tamamlaması fikir değiş­tirmesini göstermez." Yine, "Kübizm hiç bir şekilde diğer resim okullarından ayrılmaz. Hepsinde aynı elemanlar, aynı kurallar hakimdir." Kü­bizme ait başka açıklamalarında şu özdeyişler görülür: "Tabiat ve sanat tamamen birbirinden farklı iki olaydır." "Kübizm hiç de yeni bir sanatın tohumu veya filizlenmesi değildir. Resmin kendine özgü biçimlerinin gelişmesinde bir basamaktır. Resmin gerçekleştirdiği bu biçimlerin başlı başına bir varlık olmaya haklan vardır." "Kimi ressamlar vardır, güneşi sarı bir leke haline getirirler, kimi ressamlar da vardır ki sanatları ve zekalarıyla sarı bir lekeyi güneş haline getirirler."
Reklam
Ruskin'in şu sözleri tekrarlanmaya değer: "Bütün kuralların dışı­na çıkan Turner hiçbir sanat ölçüsüyle değerlendirilemez. Kafasındaki dünyanın göklerinde -nesnelerin özünün bulunduğu yerde- azgın bir coşkunlukla dolaşır; kafasındaki malzemeyi tabiatı yakından incelemekle elde eder (Hiçbir sanatçı tabiatı onun kadar yakından incelememiştir) sonra da bunları değiştirir, birleştirir ve nereden geldiği pek bilinmeyen güzellikler yaratır veya daha açıkçası, güzelliği doğuran aracı aramaksızın onun ruhunu ve özünü yakalar."
Bütün kötü sanat hayata ve doğaya dönüp bunları idealleştirmekten kaynaklanır. Hayat ve doğa bazen sanatın hammaddesi olarak kullanılabilir, fakat bunlar sanat için kullanılmadan önce sanatsal kurallara dönüştürülmelidir.
İyi bir toplumun kuralları sanatın kurallarıyla aynıydı veya aynı olmalıydı.
Bir adamı olduğu gibi anlatmak tarihin işidir, sanatın değil. Sanatçının hayatı, insanı, dünyayı yansıtması başka anlamdadır. O bir tek adamın hayatını doğru anlatmaya kalkışmaz, bir adamın hayatında genellikle hayatı, insanoğlunun hayatını, yani hayatta evrensel olan unsurları yansıtır. Olanı değil, olabilir olanı. Bunun için de anlatmak istediğinin özüne ait olmayan unsurları, ayrıntıları, rastlantısal olanları atar, gerekli olanı ayıklar, seçer ve bunların arasında bir bağ gözeterek olaylar örgüsünü bir tek çizgi üzerinde kurar.
Reklam
415 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.